İkinci kez katıldığımız Milano Tasarım Haftası’nda, fırsat buldukça diğer sergi ve enstalasyonları gezmeye çalıştık.Gözümüze ve kalbimize dokunanları Marie Claire Maison okuyucularıyla paylaştık.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Masterly: The Dutch in Milano” ilk ziyaret ettiğimiz yerdi. Masterly, Milano Tasarım Haftası’nda Hollanda devleti tarafından desteklenen bir Hollanda pavyonu. Tasarım söz konusu olduğunda, Milano’da İtalyanlardan sonra en çok Hollandalılara rastlamak mümkün. Bu yıl, Rembrandt’ın 350. ölüm yıldönümü sebebiyle, usta sanatçıya saygı niteliğinde gerçekleşen sergide, gelenek ve inovasyon temalarına vurgu yapılırken, her zamanki gibi Hollanda tasarımı ve zanaatı serginin odağındaydı. 19. yüzyıl mimarisi, eşsiz güzellikteki Palazzo Turati isimli sarayın hem avlusu hem de iç mekânları sergiye ayrılmıştı. Moooi’nin Rembrandt’tan ilham alarak yaptığı halıları, Cor Unum’un seramik tasarımları, Studio Kalff’ın cam aydınlatmaları ve geleneksel Hollanda porseleninin en önemli markalarından Royal Delft’in yeni dekoratif objesi Proud Mary en çok dikkatimizi çekenler arasındaydı.
Palazzo Turati’den çıktıktan sonra, 5 Vie bölgesindeki bir başka saraya, Palazzo Litta’ya attık kendimizi. 18. yüzyılın Barok mimarisine sahip sarayın girişinde ziyaretçileri Şilili mimarlık stüdyosu Pezo von Ellrichshausen tarafından yapılan görkemli Echo Pavillion yerleştirmesi karşılıyordu. Sarayın içinde en beğendiğimiz sunumlar ise Defne Koz’un 1400 Mitterteich için tasarladığı yeni koleksiyonlar ve doğal taşlar ile harika işlere imza atan Lithea markasının Elena Salmistraro imzasıyla sunduğu Bisanzio koleksiyonuydu. Tortona’da Ventura Future ile birlikte Superstudio ve Opificio 31 en çok ziyaret edilen diğer yerlerdendi. Opificio 31 avlusundaki, İngiliz heykeltıraş Alex Chinneck’in enstalasyonu sosyal medya ve internette en çok paylaşılan işti muhtemelen. Opificio 31’de yer alan kolektif Belçika sergisinde bir süredir takip ettiğimiz genç tasarımcı Heleen Sintobin’in işlerini yakından görme fırsatımız oldu.
Superstudio’da ise Lexus Design Awards finalistleri arasında Rezzan Hasoğlu’nu görmek bizi çok gururlandırdı. Rezzan Hasoğlu, Arenophile isimli serisinde çöl kumlarını malzeme olarak ele alıp cam ve seramik ile birleştirerek eşsiz renk ve dokularda nesnelere dönüştürüyor. Louis Vuitton’ın Objets Nomades isimli koleksiyonunun yeni üyeleri yine harika bir sergide tanıtıldı. COS’un, Fransız mimar Arthur Mamou-Mani ile yaptığı iş birliği ile ortaya çıkan Conifera enstalasyonu da bu yıl çok paylaşıldı. Medulum markası da Brera’da yeni koleksiyonlarını tanıttı. Uniqka tasarımcılarından biri olan ve aynı zamanda yakın arkadaşlarımız
Studio CARA \ DAVIDE’nin Medulum için tasarladığı Carabottino koleksiyonunu çok sevdik.
Hazırlayan : MERVE PARNAS, KEREM ARİŞ