Ana Sayfaİlham VerenlerDeko Zoom: Ceyda Özsoy

Deko Zoom: Ceyda Özsoy

Rafine ve renkli stiliyle dikkat çeken Studio Arc-en ciel markasının kurucusu ve yaratıcısı Mimar Ceyda Özsoy ile tasarım yolculuğunun kapısını aralıyoruz.

Hazırlayan: HANDE RAKICI

Fotoğraflar: MERVE AĞAZAT

Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

2020 yılında Londra’da University of Westminster’ın Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Eğitim hayatıma, Central Saint Martins’de aldığım Interior Styling dersleri ile devam ettim. Türkiye’ye kendi markamı kurma hayali ile döndüm. Londra’da yaşadığım süre boyunca her zaman en çok keyif aldığım aktivite farklı konsepte sahip mağazaları keşfetmek, yeni ve özgün markaları tanımaktı. Bu süreç en sonunda kendi markam olan Studio Arc-en-ciel’i doğurdu.

Studio Arc-en-ciel’i bize biraz anlatır mısınız? Mağazaya geldiğimizde bizi neler bekliyor?

Arnavutköy-Bebek sahilinde konumlanan showroom’da ağırlıklı olarak ithal dekoratif aksesuarlar, sanat eserleri, kendi tasarımım ve yerli üretim olan mobilya ve aksesuarlar yer alıyor. Zanaatı ve tasarımı buluşturan özgün ve seçkin ürünleri Studio Arc-en[1]ciel çatısı altında buluşturuyorum. Mesela, Maison&Objet’den özenle seçtiğim dünya markalarını da showroom’da bulmanız mümkün. Marka bünyesindeki tasarımların ortak noktası, bulundukları ortama pozitif ve renkli bir enerji aktarmaları. Eserleri ve ürünleri seçerken, mağazanın dinamik, modern ve renkli konseptiyle uyum içinde olmalarına önem veriyorum.

Son çalışmalarınızdan ve aktif olan projelerinizden bahsedebilir misiniz?

En başından itibaren, markayla paralel olarak iç mimari projeler geliştirmek ve ‘interior styling’ hizmeti vermek planlarım arasındaydı. ‘Interior styling’, iç mimari projelere göre daha küçük ölçekte ilerliyor. Bir evin sadece aksesuar, renk, mobilya seçimi ve bunların doğru konumlandırılması da diyebiliriz. Ayrıca, her ay farklı mimarlar ile marka tanıtımı üzerine hoş sohbetler gerçekleştirdiğimiz ‘Meet the Architect’ adlı buluşmalar organize ediyoruz. Bu buluşmalar, hem markalar hem de mimari ve dekorasyon üzerine kendimizi geliştirme olanağı tanıyor. Yine marka tanıtımı amaçlı farklı isimlerle yaptığımız işbirliklerimiz de devam ediyor.

Dekorasyon stilinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Ben her zaman modern ve minimal tasarımlardan hoşlanırdım fakat şu an endüstriyel tarzda bir mutfak ile İngiliz Country tarzı arasında kalabiliyorum. Ayrıca 70’ler Retro akımından da etkileniyorum. Dekorasyonda benim önceliğim, modern dönemin trendlerini takip ederek sade ve şık parçaları dengeli bir konseptle harmanlamak.

Dekorasyonda favori renkleriniz neler? Bunları nasıl kullanmayı seviyorsunuz?

Mobilyalarda nötr renkler her zaman tercihim. Açık toprak tonları, griler ise vazgeçilmezim. Bu şekilde aksesuarlar, kumaşlar ve farklı dokularla beraber ortamı istediğim gibi renklendirip, canlı bir atmosfer yakalayabiliyorum. Ayrıca traverten ve ahşap malzemelere bir evde her zaman yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Doğal taş kullanımı, gelişen ve sanayileşen çağımızda doğayla bir temas kurma olanağı sunuyor ve bu da insanda sakinleştirici bir etki yaratıyor.

En sevdiğiniz tasarımcılar kimler?

Kelly Wearstler şu an en beğendiğim tasarımcıların başında geliyor. Tasarladığı ev ve otel projeleri görülmeye değer. Kendi tasarımı olan mobilya ve aksesuar koleksiyonuna da bir göz atmanızı tavsiye ederim. Ek olarak renkli aksesuar tasarımlarıyla popüler olan Jonathan Adler’ı da beğeniyorum.

İstanbul’da ruhunu en sevdiğiniz mekânlar?

Lokanta 1741, Biz İstanbul, Araka, Il Cortile ve Salon Cuma ruhunu sevdiğim mekânlar arasında.

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR