Erdem İşler ve Emre Özücoşkun tarafından kurulan cisimdesign, restoran, kafe, konut ve mobilya tasarımı gibi farklı projeler üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyor. İkiliyle, dekorasyonunu üstlendikleri Paps Italian isimli restoranda bir araya geldik.
Yeditepe Üniversitesi’nde iç mimari üzerine eğitim alan ve o yıllarda tasarım anlayışları ve hayat görüşleri gereği ortaklık kurmayı düşünen Erdem İşler ve Emre Özücoşkun, beş sene farklı mimarlık ofislerinde çalıştıktan sonra 2009’da cisimdesign’ı kurmuş. Yaklaşık on senedir farklı restoran, kafe ve rezidans projelerine imza atan ikilinin en yeni tasarımlarından biri Emaar AVM’de kapılarını açan Paps Italian. Dekorasyonuyla maskülen bir İtalyan stilini gözler önüne seren restoran, zamansız tasarımlar ve geleneksel detaylarla İtalya’daki küçük bir restoranın atmosferini sunuyor. Mekânın sahipleriyle öncelikle Karaköy’deki Mums Cafe projesinde bir araya gelmiş ikili. Oranın ‘anne mutfağı’ konseptli feminen enerjisini, yine Karaköy’deki baba figürünün ön planda olduğu, daha maskülen bir İtalyan restoranı projesi takip etmiş. Paps, İşler ve Özücoşkun’un Karaköy’de tasarladığı aynı isimli restoranın bir başka şubesi, ancak ikili dekorasyonu olabildiğince özgün tutmaya çalıştığını söylüyor. “Karaköy’dekiyle birebir aynı değil; nerede açılırsa açılsın aynı olan zincir markalar gibi olmasını istemedik. Mekân sahipleri de bize bu konuda katıldı. Kesinlikle Karaköy’le belli başlı benzerlikler taşıyor ama buraya da yenilikler getirdik.” İkili, Paps’ın Emaar’da hitap ettiği kitleyi düşünerek maskülen stili adapte etmişler. “Cisimdesign’ın tanımlanabilecek çizgisi bizim mekânlarımızda bir çeşitlilik olması. Normalde bir iç mekâna bakıldığında tasarımını hangi firmanın yaptığı anlaşılıyor olabilir. Bizim biraz daha farklı; tıpkı Mums ve Paps’ın iki farklı yeri gibi. Eğer bilmiyorsanız, bu mekânları aynı firmanın yaptığını anlamak çok da kolay değil.” İç mimarlar farklı marka ve mekânların, aynı insanların olduğu gibi, farklı kimlikler taşıdığına inanıyor, ancak tasarladıkları mekânlara küçük de olsa cisimdesign imzası attıklarının altını çiziyorlar. Kendi kimliklerini oturtmaya çalıştıkları faktörler ise kesinlikle doğal malzemeler kullanmak ve tasarım, dekorasyon ve mimari trendlere çok fazla takılmamak. Restoranda masalar, aydınlatmalar ve bar dâhil olmak üzere her şeyin tasarımı ve üretimi kendilerine ait. Sandalyeler ise zamansız duruşu sebebiyle ‘tasarım klasiği’ olarak nitelendirdikleri Thonet marka. Bunu tercih etmelerinin sebeplerinden biri de hem ergonomi hem de uzun ömürlü olmasıymış aslında. İşler ve Özücoşkun, restoran ve kafe gibi mekânlarda öncelikli olarak amaçladıklarının müşterilerin konforunun yanında estetik bir mekân ortaya çıkması. “Genel anlamda müşteri ilişkisi ve içeride hissedilen ambiyans önemli. Amacımız müşterinin geçirdiği süre boyunca rahatsız olmadan yemeğini yiyip, eğlenebileceği bir mekân yaratmak.” Giydikleri kıyafetten kullandıkları kaleme kadar hayatlarının her alanının tasarım odaklı geçtiğini söyleyen ikili, kişisel hayatlarında zevk aldıklarını işlerinde yapma fırsatı olduğunun altını çiziyor.
Hazırlayan : MERGİM ÖZDAMAR
Fotoğraf : ERHAN TARLIĞ