Ünlü mimarlık ofisi Olson Kundig’in kurucu ortaklarından mimar Tom Kundig tarafından tasarlanan Palm Residence’ta, iç ve dış mekânlar arasındaki sınırlar belirsizleştirilerek peyzaj yaşam alanının en önemli unsuru haline getirilmiş.
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraf: Trevor Tondro
Muhteşem bir bahçenin içerisinde konumlanmış cam bir evde yaşamayı hayal etmek bile oldukça keyifli bir düşünsel aktiviteyken böyle bir evde gerçekten yaşamak nasıl olurdu? Şüphesiz ki en başta bunun için kendinize ait geniş bir bahçeniz olmalı ki dış dünyayı içeriye davet ederken huzurlu da hissedebilesiniz. Sadece mahremiyet duygusu ile ilgili değil bu, aynı zamanda güvenlikle de ilişkili. Yaşadığımız şehirlerin bu denli şeffaflığa müsaade etmeyeceği bir gerçek. Biz şimdilik belki şehrin çeperlerinde veya kırsalda bir cam evde yaşamayı hayal ededuralım, dünyanın farklı lokasyonlarında hayallerini gerçek kılanlar da var.
Los Angeles, Venice’te bulunan Palm Residence, 2020 yılında tamamlanmış ve 350 m2 iç alana sahip. Proje ekibinin başında Tom Kundig var, diğer ekip üyeleri ise şöyle: Kozo Nozawa, Cameron Sampine. Aynı zamanda evin iç mimarisini de gerçekleştiren ev sahibi Gillian Wynn, ne istediğini çok iyi bilen biri olduğu için son derece profesyonel bir çalışma gerçekleştirilmiş.
Palm Residence, insanın doğa ile iç içe olması ve her nefesinde doğanın tüm süreçlerine tanıklık ederken onun bir parçası olduğunu hatırlaması düşüncesi ile tasarlanmış. Proje aşamasında en önemli önceliklerden biri, evin ilk sahibi olan peyzaj mimarı Jay Griffith tarafından tasarlanan muhteşem peyzajı bozmamak olmuş. Bu olgun bahçe; palmiye ağaçları, eğrelti otları, okaliptüs, bambu ve pek çok çiçek türüne ev sahipliği yapıyor.
“Müşterinin mevcut bahçeye olan sevgisi, projede verdiğimiz her kararı etkiledi. Görmüş olduğunuz yapı, var olan bahçenin içine çok nazik bir şekilde yerleştirildi,” diyor Tom Kundig. Evin beyaz sıvalı duvarları, bronz pencere ve kapı çerçeveleri ile birbirlerine bağlanıyor. Arzu edilen şeffaflığı sağlaması için cam yoğun olarak kullanılmış. Zemin ve tavanlarda kullanılan uyumlu sıcak ahşaplar gün ışığının etkisini güçlendirirken manzaranın çerçevesine de katkı sağlıyor.
Evin zemin katında, uzun bir giriş koridoru ve galeri duvarı mevcut, bu alandan oturma ve yemek bölümleri de bulunan geniş mutfağa geçiliyor. Mekânların her iki cephesi de camla kaplı ve tüm bu kapalı hacimler, California’nın avlulara ve bahçelere açılan mid-century mimarisine atıfta bulunurken ev sahibinin Japonya seyahatlerinden gördüğü peyzaj içindeki pavyonları da anımsatıyor.
Tüm iç mekân faaliyetlerinin dışarıya taşmasına izin vermek için sürgülü kapılar tercih edilerek dış mekân adeta geniş bir güverte gibi kurgulanmış. Bu katta bir de, ana yapıya açık bir geçitle bağlanan bir yoga stüdyosu da mevcut. Birkaç kişinin bir arada meditasyon ve yoga yapmasına imkân tanıyan bu mekân, aynalı duvarları sayesinde adeta bahçenin içerisinde gibi hissettiriyor.
Evin üst katında ise ebeveyn süiti, yetişkin çocuk odaları yer alıyor. Mahremiyeti korurken manzara ile etkileşimi güçlendirmeye devam eden tasarım anlayışı Palm Residence’ın bütününde hissediliyor.
