“Taş sanatı” anlamına gelen Klip Kuns’un hikâyesinden bahseder misiniz?
Yaklaşık on senedir Afrika’nın çesitli ülkelerinde altyapı projeleri gerçekleştiren Gülsan Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurucumuz Gökhan Gül, işi dolayısıyla gittiği Afrika ülkelerinin kırsal bölgelerindeki kabile ve topluluklarda gördüğü heykelleri ve onların sanat etkilerinin yarattığı ambiyansı İstanbul’a taşımak istedi. İlk başlarda getirdiği heykelciklerin yerini, yarı değerli ve değerli taş heykeller almaya başlayınca, koleksiyoner olmanın ötesine geçmeye ve İstanbul’da bir galeri açmaya karar verdi. Bu süreçte Sertan Südütemiz, Gökhan Gül ve ben bir araya geldik. Birlikte yürüttüğümüz ön çalışmalardan sonra ideallerimiz örtüştü ve Klip Kuns’un büyük hikâyesini hep birlikte anlatmaya başladık.
Shona sanatında sizi etkileyen ne oldu?
Temalarda büyük bir yoğunlaşma ve spiritüel etkileşim söz konusu. Sanatçılar geleneksel kültürlerine oldukça bağlı. Özellikle aile ön planda. Mitoloji, atalarına dair ritüeller, inançlar, Zimbabwe’den Angola’ya kadar olan bölgenin doğal güzelliği ve tüm bunlarla bağlarını koruyan modern kent yaşamının ruhundan besleniyor. Tam bir karma aslında. Çoklu figürlerde hep bir iletişim söz konusu. Soyut etkide olanlar tam bir gizem. Gölgelerinde, farklı fasatlarında sırlar mevcut.