Maison&Objet fuarı “Take Care! / Kendine İyi Bak!” temasıyla kapılarını açtı. Hepimizin anlam ve huzur aradığı bu zorlu zamanların ortasında, bu tema kendimize bakmanın gerekliliğini vurguluyor. Pandemiden büyük ölçüde etkilenen zihinsel ve fiziksel sağlığımıza adanmış çözümlere yönelik artan eğilimin bir yansıması olarak ortaya çıkan “Take Care! / Kendine İyi Bak!” temasının detaylarını Maison&Objet fuarı gözlemcisi ve Nelly Rodi ajansı Tüketici Öngörüleri ve Trendleri Direktörü Vincent Grégoire ile konuştuk.
RÖPORTAJ: AKGÜN AKDİL
“Take Care! / Kendine İyi Bak!” teması muhtemelen insan refahına yaptığı vurgu nedeniyle çok fazla ilgi uyandırdı. Bu temanın mevcut sosyal ve kültürel iklimimizdeki önemi hakkındaki düşünceleriniz neler?
Evet, çünkü insanlar kayboldu. Aşk arıyorlar, tutku arıyorlar, iyi niyet arıyorlar, yardım arıyorlar. Bu tema aynı zamanda “Kendinle ilgilen, başkalarıyla da ilgilen” diyor. Mevcut sosyolojik bağlamda, pek çok insan ekonomik ve jeopolitik konular başta olmak üzere kültür ve kimlikle ilgili alanlara kadar peş peşe gelen yeni zorluklarla karşı karşıya kalırken, kendini kaybolmuş ve belirsizlik içinde hissediyor. Her şey belirsiz, her şey daha yoğun, her şey daha güçlü. Zihinsel zorluklar, ekonomik zorluklar, jeopolitik zorluklar, kimlik mücadelesi, kültürel zorluklar… Kriz bir kez ortaya çıktı mı, asla bitmez. Son birkaç yılda çıkan krizlere bakacak olursak önce sağlık krizi, ardından ekonomik kriz, sosyopolitik kriz, genetik kriz. Her kriz arasında mola diyebileceğimiz bir ara bile yok. Geniş bir kapsama alanı olan “Take Care” temasını dört bölüme ayırdım;
1) Taking care of oneself (Kendine iyi bakmak)
2) Taking care of the planet (Gezegenle ilgilenmek)
3) Taking care of others (Başkalarıyla ilgilenmek)
4) Taking care of heritage (Mirasa sahip çıkmak)
Taking care of oneself/ Kendine iyi bakmak kısmı cinselliğimiz ve öz bakımımız dahil olmak üzere kendi zihinsel ve fiziksel sağlığımıza öncelik vermenin önemini vurguluyor. Covid’den sonra akıl sağlığını desteklemek için çözümler sunan tüm şirketler artık çok popüler.
İkinci yön, gezegeni koruma ve çevresel zorlukları ele alma ihtiyacına dikkat çekiyor. Taking care of others (Başkalarıyla ilgilenmek) bence en önemli kısım. Başkalarıyla ilgilenmek, daha kapsayıcı bir tutum benimsemek ve marjinalize edilmiş birey ve toplulukları tanımak ve onlara değer vermek üzerine odaklanıyor. Bu bölüm azınlıklara, yaşlılara, engellilere ve genellikle dışlanan veya “normal” kabul edilmeyenlere bakmayı içeriyor. Aynı zamanda diğer kültürlere, kişiliklere, kimliklere, bedenlere ve olasılıklara özen göstermek ve farklı bakış açılarına ve katkılara değer veren daha yatay bir çalışma ve düşünme biçimini teşvik etmek anlamına gelir. Örneğin “L’Outil en Main” projesi emekli zanaatkârları gençler ile buluşturarak gençlere el sanatlarını tanıtmayı amaçlıyor. Her hafta 9 yaş ve üzeri 3.500 genç, 5.500 gönüllü zanaatkarla buluşuyor, 3-4 farklı disiplin ve aletlerini öğrenerek el becerilerini geliştiriyorlar. Bu projeye katılan gençlerin % 40’ı zanaatla ilgili bir meslek seçiyor.
Son olarak, Taking care of heritage (Mirasa sahip çıkmak) bölümünde ise nereden geldiğimizi bilmeyi ve kültürel gelenekleri ve uygulamaları korumayı içeren mirasa sahip çıkmanın önemine değindim. Bu belirli bilgi birikimine, kimliklere, kültürlere ve geleneklere saygı duyan ve bunlara değer veren işbirlikleri yoluyla kültürel sahiplenme ile mücadele etmeyi ve kültürel takdiri teşvik etmeyi gerektirir. Bu işbirlikleri, saygılı ve karşılıklı olarak faydalı bir şekilde birbirlerinden bilgi alışverişinde bulunmaya ve öğrenmeye çalışan kararlı markaları ve bireyleri kapsayabilir. Başkalarından, başka kültürlerden bir şeyler çalmayı ve bunun normal olduğunu düşünmeyi bırakın! Örneğin, Maison Marcoux Avrupalı tasarımcılar ve Meksikalı zanaatkârlar arasında bir köprü kuruyor. Meksika know-how’ından yararlanarak onların eşit kişiler olarak birlikte çalışmasına yardımcı oluyor. Bu yaklaşım, zanaatkarların yalnızca üretici veya köleler olmadığını, benzersiz bakış açıları ve sunacak içgörüleri olan insanlar olduklarını kabul eder. Maison Marcoux iş birliğini ve karşılıklı saygıyı teşvik ederek, dahil olan herkesin yararına olacak şekilde birlikte çalışmanın bir örneğini oluşturuyor.
“Take Care! / Engagez Vous!” teması bu dört ana başlıkla birlikte herkesi harekete geçirecek gibi görünüyor.
Kesinlikle. “Take Care! / Engagez Vous!” aslında ne kadar küçük olursa olsun herkesin kararlı olması ve harekete geçmesi için acil bir eylem çağrısı.O halde hep birlikte kolları sıvayalım ve basit de olsa bir şeyler yapalım. Belki ilk adım küçük bir adımdır ama sonunda atılan birçok küçük adım daha büyük bir yol oluşturur. Bu yüzden bu tür şeylerin tanıtımını yapıyorum. Şimdi acil bir değişim zamanındayız. Üretme şeklimizi değiştirme zamanı, yaratma şeklimizi değiştirme zamanı, dağıtım için değişim zamanı, yaratım için değişim zamanı, iletişim için değişim zamanı. İnsan hakları, çevreye saygı ve kaynak tasarrufu gibi amaçlara daha fazla bağlı olmak için yollarımızı – nasıl ürettiğimizi, yarattığımızı, dağıttığımızı ve iletişim kurduğumuzu – değiştirme zamanı.
2023 için Reset/Sıfırlama yılı demiştim. Davos Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab’un ‘Covid-19: The Great Reset’ adlı bir kitap yazdığını duydum. Bunu duyduğuma gerçekten çok sevindim. 2020 Resistance/Direniş yılıydı, 2021 Resilience/Direnç yılıydı, 2022 Rönesans/Yeniden Doğuş yılıydı ve şimdi sırada Reset yılı var. Reset yılındayız, çünkü bilgisayarda bir problem var, böyle devam edemeyiz. Yani, acil sıfırlamak gerekiyor. Acil değişim gerekiyor.
Sezgileriniz çok güçlü, gelecekteki büyük resmi görebiliyorsunuz.
Bu benim işim. İleri görüşlü insanları, kendini kaybolmuş hisseden insanları, düzenli tüketicileri, Fransa’nın önde gelen isimlerini ve influencer’ları dinliyorum. Her şeyden sırayla bilgi biriktiririm.
2024 için öngörüleriniz neler?
Bence 2024 React yılı olacak. İnsanlar tepki vermek isteyecek, daha etkileşimli deneyimler talep edecek. Bu yüzden kendimize bakmanın ötesine geçmeli ve yeni zorlukları, fikirleri ve çözümleri kucaklamalıyız. Amerika’da insanlar işlerini bırakıyorlar.
Evet, “Great resignation /Büyük istifa” olarak adlandırılıyor.
Artık çalışmak istemiyorlar. Bence bu bir tehlike. Çünkü bir amaçları yok, çok duygusal bir karar. İstifa ederlerse, yeni bir iş hayal etmeyi bırakırlarsa, yeni bir tutkunun peşinden gitmezlerse hiçbir şey yapmak istemeyecekler, hiçbir şey için çaba sarf etmek istemeyecekler. Tembel olmak isteyecekler. “Kendime bakmak istemiyorum, güzel görünmek için makyaj yapmak istemiyorum, evde kalmak istiyorum, dışarı çıkmak istemiyorum, çalışmak istemiyorum, zorluklara meydan okumak için diğer insanlarla kavga etmek istemiyorum.” diye düşünecekler. İnsanlar uyarılmak istemiyor, çünkü dışarıda çok fazla problem var, kafalarında da bir sürü problem var. Yani gerçekle yüzleşmek istemiyorlar, daha iyi bir dünya için savaşmak istemiyorlar. O yüzden “Take Care! / Kendine İyi Bak!” dedim. Çünkü bu istifaların artışı bizim için, toplum için tehlikeli bir durum. Nüfusun yaşlanmasına ve yenilenmemesine yol açacağı için çocuk sahibi olmaktan da vazgeçmemeliyiz. Bunun yerine geleceğe bakmalı ve yatırım yapmalıyız. Maison&Objet’te “Take Care” temasına odaklanacağız ve farklı alanlarda yenilikçi çözümler keşfedeceğiz. Daha bağlı ve bağlantılı bir dünya yaratmak için marka konumlandırma, strateji, dağıtım ve iletişim hakkında yaratıcı bir şekilde düşünmemiz gerekiyor. Örneğin, toplum üzerinde olumlu etki yaratan yeni uygulamaları ve teknik çözümleri benimseyebiliriz.
“Take Care” trendi yaşam alanlarının tasarlanma biçimini etkiliyor mu?
“Take Care” trendi markaları, katılımcıları ve tasarımcıları sürdürülebilirlik, kalite ve etik üretime daha fazla dahil olmaya zorluyor. Tüketiciler yeniden doldurulabilir, tamir edilebilir, çevreye ve insan haklarına saygılı üretilmiş ürünler arayarak satın alımlarında daha seçici hale geliyorlar. Bu eğilim, tüketim biçimimizde bir sıfırlamayı teşvik ediyor ve bizi tüketiciden üreticiye ve dağıtımcıya kadar davranışlarımızı yeniden düşünmeye zorluyor. Yeni bir CSR (Corporate Social Responsibility/Kurumsal Sosyal Sorumluluk) yaklaşımının teşvik edilmesi ve üretime daha etik ve makul bir yaklaşım, bu eğilime uyum sağlamanın anahtarı olacaktır. Belki bir anahtar kelime vardır: Reset/sıfırlama zamanı. Kendimize dikkat edersek kendimizi reset’leyebiliriz, sıfırlayabiliriz. “Take Care” trendi, yaşam alanları ve ev anlayışına yeni bir yön ve boyut getiriyor ve Maison&Objet gibi etkinliklerde katılımcı ve alıcıların daha sürdürülebilir ve sorumlu bir yaşam tarzını teşvik etmek için yeni çözümler ve yollar düşünmesini gerektirecek. Maison&Objet’de ikinci el ürünler satan tek bir marka var: All Origins. Antika, vintage, ikinci el ürünler satıyor. Noma Editions geri dönüştürülmüş malzemelerle high-end mobilyalar tasarlıyor. Fermob geri dönüşümlü kumaş ve metal ile tasarladığı mobilyalarda ekolojik boya kullanıyor. Tasarımcı Laurence Carr ‘Circularity in Action’ adında bir sergi gerçekleştirdi.
Bu trendin mobilya tasarımına etkisi nasıl olacak?
Malzemeyi, teknik olanakları, kirlilik ürünlerini, nakliyeyi düşünmeden plastik üretebilir miyiz? Çin’de ucuz bir şey üretmek hala bir çözüm mü? Tamam belki bu konu parası olanlar içindir. Ama yeterli parası olmayan insanlarla da etkileşimi var. Çünkü bu problemlerin bedelini ödeyecekler. Kirliliğin çok olduğu, ruhsatın olmadığı, mevzuatın olmadığı ülkelerde üretilen birçok şeyi hala çok düşük fiyatlara satın alabilir miyiz? Yani mobilya için belki bir de trend sorgulaması var. Her zaman yeni trendlere, yeni ürünlere sahip olmak zorunda mıyız? Daha uzun ömürlü ürünlere veya tamir edebileceğimiz bir ürüne veya ona ikinci bir şans, ikinci bir hayat vermek için yeniden yaratmak için aksesuar yapabileceğimiz veya özelleştirebileceğimiz bir ürüne sahip olabilir miyiz? Yani “Take Care” trendinin yaratıcılıkta, üretimde etkisi var. Malzemeleri tekrar kullanabilir miyiz? Daha seçici olabilir miyiz? Sürdürülebilirlik ve yenilenmeye yönelik bu kayma, yaratıcılık ve üretimin yanı sıra malzemelerle olan ilişkimiz ve onları yeniden kullanma konusunda da etkilere sahiptir. Basitçe geri dönüşümden ziyade, yeni yaşam ve pozitif enerji getiren rejeneratif süreçlere odaklanmak gerekli. LVMH gibi lüks markalar da bu rejenatif/yenileyici yaklaşımı benimsiyor.
Rejenerasyon kavramını biraz açıklar mısınız?
Rejenerasyon, tükenmiş veya zarar görmüş bir şeyi yenileme, geri yükleme veya canlandırma sürecini ifade eder. Sürdürülebilirlik ve çevrecilik bağlamında, yenileme, yalnızca zararı ve atıkları azaltmakla kalmayan, aynı zamanda doğal kaynakları ve ekosistemleri eski haline getirmek ve yenilemek için aktif olarak çalışan sistemler ve uygulamalar oluşturma fikrini ifade eder. Bu, doğrusal bir üretim ve tüketim modelinden, malzeme ve kaynakların yenilenmesine ve yeniden kullanılmasına öncelik veren döngüsel bir modele geçişi içerir. LVMH ‘ın benimsediği rejeneratif lüks kavramı, bu felsefenin lüks endüstrisine uygulanmasını, sürdürülebilirliği, etik uygulamaları ve olumlu çevresel ve sosyal etkiyi destekleyen ürünler ve süreçler yaratmayı amaçlıyor. Örneğin Chloé, B Corp sertifikası alan ilk lüks moda markası. B Corp bir işletmenin, çalışanlara sağlanan faydalardan ve hayır kurumlarından tedarik zinciri uygulamalarına ve girdi malzemelerine kadar olan faktörlerde doğrulanmış performans, hesap verebilirlik ve şeffaflık gibi yüksek standartları karşıladığını gösteren bir sertifika.