Milano’da ve Paris’te edindiği deneyimlerin ardından hem Milano hem İstanbul ayağıyla üretimler yapan Rüya Akyol’un dinamik bir kariyer yolculuğu var. Kendisiyle bir araya gelerek, yurt dışında başlayan ve İstanbul’a uzanan tasarım hikâyesini ve kurucusu olduğu Rüya Akyol Studio’nun yolculuğunu keşfe çıktık.
Doğru tasarım, firmanın standartlarına uygun, hedef kitlesine ulaşabilen ve kullanıcıların yüzünde bir tebessüm oluşturabilen tasarımdır ve bazı tasarımlar ne kadar orijinal ve yenilikçi olursa olsun, doğru yer ve firmayla konumlandırılmadıklarında hak ettikleri değeri bulamazlar diyor Rüya Akyol. Tasarıma odaklanan bir yaşam tarzıyla, çok yönlü bir üretim ve düşünce yapısını bir araya getirerek başarılı işlere imza atan Akyol ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Rüya Akyol Design Studio’nun kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misiniz?
Tasarım eğitimi aldığım yıllardan itibaren kendi stüdyomu kurmak en büyük hayalimdi. Bu sebeple eğitim ve iş hayatımda verdiğim tüm kararlar bu doğrultuda gerçekleşti. Üniversitenin ikinci sınıfında İtalyanca öğrenmeye başladım ve Erasmus programıyla Politecnico di Milano’da okuduktan sonra Domus Academy için burs yarışmalarına katıldım. Uzun yıllar tasarım stüdyolarında çalıştıktan sonra covid döneminde kendi adım ile tasarladığım ilk ürünümün İtalyan tasarım firması Hiro tarafından üretilmesi ile her şey hız kazandı.
Sadece İstanbul’da değil Milano’da da ayağı olan bir tasarım stüdyonuz var. Bu iki lokasyon bir çalışma planı ya da farklı kriterlere göre ayrılıyor mu? Süreçleri nasıl işliyor?
Aslen her şey Milano’da başladı. Ancak bir Türk tasarımcı olarak Türkiye’den gelen talepler beni çok mutlu etti ve bu vesile ile Türkiye’ye de bir katkım olabileceğini fark ettim. Stüdyo olarak Milano’daki ve İstanbul’daki tasarımcılarımız birlikte çalışıyorlar. Ancak müşterilerimizle olan projelerimiz tabii ki farklılık gösteriyor. Avrupa tarafında daha proje bazlı, Türkiye tarafında ise “Art Direction” ismi verilen bir danışmanlık sistemiyle ilerliyoruz.
Milano’da Claudio Bellini ve Paris’te Philippe Starck ile birlikte çalışma fırsatınız oldu. Biraz bahseder misiniz?
Domus Academy’deki eğitimim esnasında Claudio Bellini’de stajyer olarak işe başladım. Kendisiyle olan uyumum sayesinde kısa sürede yükselerek junior ve ardından senior project manager ve en son olarak da stüdyo director olarak beş yılı aşkın süreyle çalıştım. Ne kadar muhteşem bir deneyim olsa da hayalim her zaman kendi işimi yapmak olduğu için farklı stüdyolarda da deneyim kazanmak istiyordum. Philippe Starck tartışmasız çağımızın en iyi tasarımcılarından olduğundan, oradan gelen bir teklif ileParis’e taşındım. Bu süreçte Baccarat, Kartell, Glas Italia gibi dünyanın en iyi markalarıyla çalışma şansı bulmak, bir tasarımcının yaptığı projelerde çalıştığı firmaların öneminin ne kadar büyük olduğunu anlamamı sağladı.

Bütünsel tasarımı önemseyen bakış açınız var. Bunun anlamı nedir?
Bir tasarımcı olarak firmalarla iş birliklerimizde tek rolümüzün onlardan gelen brief’ler ile tasarım yapmak olmadığını ve aynı zamanda onları piyasadaki trendlerden haberdar etmemiz, onları yönlendirmemiz ve onların karakterlerine en uygun tasarımları yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde bütünsel anlayışımızın içine tüm iletişim kanallarını dahil ediyoruz ve kataloglardan mağazalara hepsini tasarlamayı hedefliyoruz. Buna başlarken de öncelikle kendi stüdyomuzu ele alarak, onu örnek bir senaryo olarak göstermemiz, çalıştığımız firmalara kendimizi anlatmamız açısından yardımcı oldu.
Bu süreçler içinde ödüle layık görülen projeleriniz de var. Bu ödülleri alan tasarımlarınız hangileri?
Kendi ismimi kullanarak ilk tasarladığım Plu şemsiyelik, her iki yılda bir düzenlenen dünyanın en prestijli ödüllerinden Compasso D’Oro ödülüne aday olma hakkına sahip olarak 2023 yılında ADI (İtalyan Tasarımcılar Birliği) Design Index’e girdi. Onun dışında bu sene iki adet A’ Design Award kazandık. Biri Rapido için tasarladığımız Tux sandalye, diğeri ise Froa için tasarladığımız Tiramisu puf ailesi. Tux sandalye, ofis ortamlarına tarz kazandırmak için smokinden (tuxedo) esinlenerek çağdaş çizgilerle tasarlandı. Ofis sandalyelerinin görsellik açısından en az cezbedici kısmı olan mekanizmalarını örtmesiyle fark yarattı. Tiramisu ise İtalyan tatlısının literal anlamı olan “beni yukarı çek” ifadesinden ilham aldı. Kolayca kaldırılabilen yapısı ve kullanıcıyla etkileşim kuran silüeti sayesinde ortamlara sıcak bir hava katıyor.
Üretimlerinizi hangi kategorilerde gerçekleştiriyorsunuz? Sadece ürün tasarımı değil mekân tasarımı da yapıyor musunuz?
Bahsettiğim Art Direction kapsamında, çalıştığımız firmaların homojen ve bütünsel bir dile sahip olmalarını hedeflediğimiz için grafik tasarımdan mekân tasarımına kadar farklı projelerini ele alıyoruz. Buna örnek olarak Oobje firmasını verebiliriz. Firmaya ürün tasarımlarımızın dışında isim, marka yapısı, logo, styling gibi konularda da destek verdik. Ayrıca birebir tasarlamasak da fuar standı, web sitesi, sosyal medya gibi konularda da firmanın tasarım ekibine danışmanlık yapıyoruz. Farklı örnekler olarak, daha önce çalıştığımız Görhan Mobilya’nın çatı markasının logosunu, GoYoungs isimli markasının Skyland HOM Dekorasyon Merkezin’deki’deki mağazasını ve marka oluşumundan Miami showroom tasarımına kadar Versatile markalarını verebilirim.
Doğru tasarım nasıl tanımlanır?
Benim için doğru tasarım, çalıştığım firmanın standartlarına uygun, doğru kullanıcı kitlesine ulaşabilecek ve kullanan kişileri gülümsetebilecek tasarımdır. Bazı tasarımlar ne kadar orijinal ve yenilikçi olursa olsun, doğru yer ve firmayla konumlandırılmadıklarında hak ettikleri değeri bulamıyorlar. Yani tasarımın doğru olmasında sadece tasarımın kendisinin değil, konumlandığı yerin de önemi olduğu fikrindeyim. Çalışmalarımızda doğru tasarıma, hem müşteriye sunmadan önce konsept aşamasında hem de sonrasında müşterilerimizin tasarım AR-GE ekipleriyle sürekli iş birliği halinde kalarak farklı versiyonlar oluşturup arasından seçerek ulaşıyoruz.

Yakın gelecekte üzerinde çalıştığınız projeler hangileri?
Şimdiden bizi bekleyen ödül törenleri ve tasarım fuarları için heyecanlıyız. Bunlardan bizim için en önemlisi nisan ayında düzenlenecek olan Salone del Mobile, Milano Tasarım Fuarı’nda, genç tasarımcılar için ayrılan Salone Satellite’de yer almaya hak kazanmış olmamız. Bunların yanı sıra Türkiye’de çalıştığımız firmalar ile yurt dışındaki tasarım ağlarımızı birbirine bağlayarak Türkiye’ye farklı tasarımcılar getirmeyi ve Türk firmalarını uluslararası arenaya taşımayı hedefliyoruz.
Hazırlayan: GÖKÇE KARAMAN ÖNEMCİ
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>> Disiplinler Arası Tasarımlar: Work of Arch Studio
İlgili Yazılar:
Fy-shan Glass Studio’dan Yeni Kış Koleksiyonu: Touched
Jaipur Rugs’tan Tatiana de Nicolay ile Büyüleyici Bir İş Birliği