Her yıl farklı bir tema ile karşımıza çıkan Jotun, 2019 yılında”kimlik” üzerine yoğunlaşarak, renklerin sakin, rafine ve ham başlıkları altında topladı.
Hayat hızla ilerliyor ve biz gün içerisinde birçok farklı konuya odaklanıyoruz. Bu karmaşa içerisinde kendimizi tam da olduğumuz gibi ifade edebildiğimiz belki de tek alanın evlerimiz olduğunu vurgulayan Jotun’un Global Renk Uzmanı Lisbeth Larsen ile ilham verici renkleri ve bu renkleri tanıtırken kullandıkları detaylar hakkında konuştuk.
Jotun olarak güncel yaşam ve ev trendlerinden ne kadar etkileniyorsunuz?
Artık en çok önem verdiğimiz şey, evlerde kendi hikâyemizi anlatabilmek, böylece kendimizi evimizde rahat hissediyoruz. Bazen doğal tonlarla daha organik bir ortam, bazen sade ve yalın bir atmosfer, bazen de dünyanın farklı yerlerinden getirdiğimiz objeler ve canlı renklerle modern bir görünüm elde ediyoruz. Tüm bu farklı kimlikleri ise 2019 renk koleksiyonumuz “Kimlik” ile yansıtıyoruz.
Bize biraz “Kimlik” koleksiyonundan bahsedebilir misiniz, bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Dünyadaki yeni akımlar ve insanların eğilimlerinde herkesin kendine daha fazla zaman ayırdığını görüyoruz. Kişiliğimizi yansıtmak artık her zamankinden daha önemli bir hale geldi. Bu sayede kendi alanlarımızı yaratarak konforlu hissediyoruz ve farklı kimlikler evlerde hayat buluyor. Buradan yola çıkarak üç farklı kimliği yansıttığımız 2019 renk koleksiyonumuzu tasarladık. Çok sade, çok sakin, naif bir kimliği Sakin teması ile yansıtıyoruz. Rafine teması sanatla iç içe, daha cesur ve modern bir ortam yaratıyor. Ham temasında ise toprakla iç içe, daha doğal ve organik bir yaşamı evlere taşıyoruz.
Sakin Kuzey yaşamından sonra İstanbul’a gelince kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
İstanbul her zaman bana en ilham veren şehirlerden biri olmuştur. Burada farklı birçok kültür bir arada bulunuyor. Bu da farklı birçok rengi, tadı, dokuyu, hissi tek bir şehirde aynı anda yaşamanızı sağlıyor. Gerçekten harika! Gün batımının tarihi binalara vurduğunda ortaya çıkan puslu mavi ve pembelere Kapalıçarşı’daki kiremit renkleri ve sarılar eşlik ediyor. Boğaz, şehre bambaşka bir hava katıyor. İki yıl önce, “Eve Dönüş” koleksiyonu için “Kıtalar Arası Yaşam” paletimizin fotoğraf çekimini İstanbul’da gerçekleştirmiştik. Bize esin kaynağı olan yerlerde çekim yapmanın keyfi çok ayrı oluyor. İstanbul tabii ki Norveç’ten çok farklı, Kuzey’de çok daha sakin, serin, dinlendirici bir ortam var. Burada ise hayat çok daha hareketli ve iç içe.
Jotun davetinde Mikkel Karstad konuklar için yemek hazırladı. Kendisi ile yollarınız nasıl kesişti?
Mikkel ile birkaç yıl önce Danimarka’daki bir etkinlikte tanıştık. Mikkel gerçekten çok özel bir şef ve özel bir insan. Doğaya çok saygı duyuyor. Hayatının her alanında doğal olmaya büyük önem veriyor. Tam olarak çok “ham” bir kimliği var. Yaptığı yemekler hem çok lezzetli hem de kullandığı besinlerin doğallığına çok önem verdiği için oldukça sağlıklı. Mevsiminde ürünleri kullanarak, yemeği yaptığı coğrafyaya ait besinlerle harikalar yaratıyor. Doğayı, en büyük yardımcısı olarak kullanarak her yemeğinde rengârenk bir dünya yaratıyor. Mikkel ile ilk olarak 2016 yılında, “Eve Dönüş” renk koleksiyonumuzun lansmanında birlikte çalıştık. Kopenhag’da, çok sevdiğimiz tasarım stüdyolarından bir olan Frama’da lansmanımızı gerçekleştirmiştik. Mikkel, Frama’nın stüdyodaki mutfağında davetliler için yemek hazırladı. Tabii ki hepimiz yemeklere ve Mikkel’e bayıldık. O zamandan beri birçok etkinliğimizde Mikkel ile çalışıyoruz ve beraber çalıştığımız için çok mutluyum. Bu yıl da İstanbul’daki lansmanımızın şefiydi. “Kimlik” koleksiyonu çekimlerimizde geçtiğimiz yıllardan farklı olarak, kimlikleri yansıtan insanlara yer verdik. Ham paletinin çekimlerinde de bize Mikkel eşlik etti. Kimliği hayatına bu kadar yansıtan biriyle çalışmak koleksiyon için de çok güzel sonuçlar verdi.
Hazırlayan ILGIN GÖZELEKLİ