Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde konumlanan korumaya alınmış tescili bir yapıda yer alan daire, Özgürcan Studio tarafından Paris’in minimal ve modern stilinden alınan ilhamla rafine, şık ve kullanıcı konforunu en üst düzeye çıkaran bir yaşam alanına dönüştürülmüş.
Her detayın incelikle düşünüldüğü, sadeliğin zarafeti ve zamansızlığıyla harmanlanmış modern bir Nişantaşı evindeyiz. 1950’li yılların estetiğini yansıtan bir dönem apartmanında yer alan ve yaklaşık 130 metrekareden oluşan bu daire, iki yıl önce Özgürcan Studio tarafından baştan sona yenilenmiş. “Anne-kız iki mimar olarak birlikte yola çıktığımız bir macera bu. Süreç, Paris, Lüksemburg ve Tunus’ta evleri bulunan saygıdeğer Tunuslu bir ailenin İstanbul’dan ev alması ile başladı. Evin yer aldığı Space İstanbul’da çalışan dostumuz Elif Kolankaya’nın yönlendirmesiyle bir araya geldik. Yüz yüze sadece bir kez toplantı yaptık, sonrasında aile Fransa’ya dönüp projeyi bize emanet etti.
Pandemi döneminde başladığımız projenin tüm süreçlerinde bize çok güvenen aile ile sadece telefon ve internet üzerinden görüştük. İki ay sonra evi teslim almaya geldiklerinde müşterilerimizin yüzündeki şaşkınlıkla karışmış mutluluk halini ise hâlâ unutamıyoruz,” diyor genç mimar Sena Özgürcan. Konumu ve tarihi dokusundan ötürü bu evde yaşamayı seçen ev sahipleri, Paris’ten bavulları ile döndüklerinde burayı tıpkı bir otel gibi düzenli, havlularına kadar hazır bir halde bulmak istediklerini belirtmişler. Bu yüzden diş fırçasından mutfak gereçlerine ve en küçük aksesuarlara kadar tüm seçimler ve uygulamalar Özgürcan Studio tarafından gerçekleştirilmiş.
Dairenin orijinal hali eski ve yıpranmış olduğundan tüm altyapısal sorunları çözmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade ediyor mimarlar: “Evin özellikle ıslak hacimlerinde sorunlar vardı, tesisat ve altyapıyı yenilemek en zorladığımız konu oldu. Altyapı sorunları çözülürken bir yandan da tasarım kararlarını almaya ve uygulamaya başladık. Yaptığımız müdahaleler sonrasında yaşam alanlarını; salon, mutfak, iki yatak odası, çalışma odası, ebeveyn banyosu, misafir tuvaleti ve çamaşır odası olarak ayırdık.”
Evin tasarımında ilham kaynakları ev sahiplerinin Paris’teki evlerinin yanı sıra dairenin mimari unsurları olmuş. Mimarların eve dair en sevdiği özelliklerden yüksek tavan ve Fransız balkonu dekorasyon sürecinde vurgulanarak öne çıkarılmış. Balıksırtı parkeler ve holdeki eski traverten mermer gibi klasik ögeler korunarak yenilenmiş. Minimalizm ve modernliğin ön planda tutulduğu çağdaş Parizyen stil, evin tüm alanlarında hissediliyor. Evin tamamında dingin bir renk paletine yer verilerek aydınlık, kullanışlı ve zamansız yaşam alanları yaratılmış. Sade ve yalın hatlar, tüm Özgürcan Studio projelerinde olduğu gibi bu evde de zaman içerisinde kolaylıkla değişebilecek hareketli ve canlı aksesuar ve özel sanat eserleriyle yan yana getirilmiş.
Evin genelinde doğal, fonksiyonel, kaliteli ve uzun ömürlü malzemelerin tercih edildiğini görüyoruz. Ahşap, kireçtaşı ve mermer gibi natürel malzemeler lake, kuvars ve seramikle bütünleşiyor. Mekânlara boyut kazandırmak için kumaşlarda keten, deri, pamuk ve ikat gibi farklı dokular tercih edilmiş. Evde yer alan sabit mobilyalar mekâna özel olarak tasarlanıp üretilmiş. Sanat ise adeta bu dairenin DNA’sına işlemiş.
Şöyle diyor mimarlar: “Projelerimizde tasarım ve sanatın birlikteliğine önem veriyoruz, bu yüzden sahibi olduğumuz Mona Art Gallery’nin koleksiyonundan sıklıkla faydalanıyoruz. Çoğu projemizde sanat konusunda danışmanlık veriyoruz. Sanat eserleri evrensel dili, kalıcılığı ve benzersizliği sayesinde mekânlara ayrı bir değer kazandırıyor. Bu projemizde Parizyen bir ev isteyen müşterimiz için Paris ekolünden önemli sanatçımız sevgili Ali Atmaca’nın eserlerine yer verdik. Normalde ayrı ayrı satılan iki eseri yan yana bütünleştirerek diptik olarak yemek masasının arkasına yerleştirdik. Radyatörün üstüne Orhan Kurmalı’nın neşeli ve eğlenceli dört adet portresini tercih ettik. Yatak odası ve koridorda ise müşterimizin İstanbul sevgisi üzerine Devrim Erbil’in serigrafilerine yer verdik. Misafir tuvaletinde Hayati Misman’ın iki adet gravürü yer alıyor. Eser yerleşiminde özellikle eserleri konumlandıracağımız alanları karmaşadan uzak ve sade tasarlamaya dikkat ediyoruz. Buna ek olarak doğru bir aydınlatmayla eserleri ön plana çıkarıyoruz.”
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraf: Ahmet Özgür Özer