Fransız tasarımcı ve sanat yönetmeni Charlotte Julliard, ürün tasarımından set dekoruna, imza attığı bütün çalışmaların merkezine el işçiliğini ve sürdürülebilirlik ilkesini koyuyor.
Pek çok kişi onu günümüzün Charlotte Perriand’ı olarak tanımlıyor. 2016 yılında Maison & Objet tarafından “genç yetenek” olarak lanse edilen Parisli tasarımcı, École Camondo’da iç mimarlık eğitimi almış. Kariyerinin en başından itibaren malzemeleri tanımak ve onların olasılıkları üzerine düşünmek Julliard’ın ilk hedefi olmuş. Morphose adını verdiği bitirme projesinde Manufacture de Sèvres ile birlikte çalışan tasarımcı, daha önce porselene dair herhangi bir bilgisinin olmadığını, projesi için altı ay boyunca bir seramikçinin gölgesi gibi yaşadıktan sonra malzemeyi tanıdığını ve bu çalışma yöntemini diğer malzemeleri öğrenmek için de uyguladığını belirtiyor.
Charlotte Julliard, kahvaltının geçiciliğinden ilham alarak tasarlanan altı porselen objenin yer aldığı koleksiyonunu, “Bu çalışmamda, masa nesnelerine odaklandım ve malzemenin yalınlığı ile yumuşaklığını vurgulamak” istedim sözleriyle anlatıyor. Fabrica yıllarında tasarladığı Drawing Glass, tasarımın iletişim ile nasıl ilişki kurduğuna, bir tasarımcının bir fikri nasıl okunabilir hale getirdiğine, üreticinin bütün bu bilgi doğrultusunda fikri nasıl gerçeğe dönüştürdüğüne odaklanıyor. Drawing Glass’ın ardından gelen Table in Wonderland & Family, United Colors of Benetton’ın Miami’deki amiral mağazası için 2012 yılında David Raffoul iş birliği ile tasarlanmış. Farklı kombinasyonlarla bir araya gelebilen bu modüler mobilya sistemi, Art Deco dönemindeki pastel renkli yapılardan, deniz kenarındaki şehir silüetlerinden ilham almış. Fabrica’nın genç tasarımcılarının birlikte yaptığı projenin parçası olarak tasarlanan The Old Man and Sea, Cenova’daki San Fruttuoso manastırından yola çıkarak tasarlanmış. Yapının mimarisi tasarıma üç çerçeve olarak aktarılmış. Çerçevelerin içine eski balıkçı ağları ve manastırın yer aldığı bölgedeki kadınlar tarafından üretilen makromeler gerilmiş. Antik Yunan dönemine referans veren Hercule, estetik sembolizmi ile dikkat çekiyor, dambıl şeklindeki ürün kâğıt ağırlığı olarak kullanılıyor.
Seletti için tasarlanan Paramuli aydınlatma, klasik abajurların strüktürünü yeniden düşünen bir tasarım. Julliard, abajurun yapısal elementlerini ortaya koyarken, klasik bir objenin aslında ne kadar güzel olduğunu vurgulamak istemiş. Paramuli, eski klasik bir parçanın modern şekilde yorumlanması olarak da anlatılabilir.
Adını Pink Floyd’un efsanevi şarkısı Echoes’tan alan hoparlör, Charlotte Julliard’ın ses mühendisi Dominiwue Mafrand ile gerçekleştirdiği bir projenin sonucunda üretilmiş. Tasarımda, beklenmedik akustik kalitesi sebebi ile seramik tercih edilmiş. “Echoes’u tasarlarken wireless hoparlörlerin yaşadığı bütün problemlerden de kurtulmak istedik. Sistem herhangi bir Apple AirPlay yüklü cihaz ile uyumlu çalışabiliyor” diyor Julliard. Les Brodés, tasarımcının kendi koleksiyonu için ürettiği el yapımı ahşap vazolardan oluşan bir koleksiyon iken orta bölümü inci ile dekore edilen Mistinguetti, terakotadan tasarlanmış.
Kabile berberlerinden esinlenilerek tasarlanan Tribu ayna, farklı renk ve malzemeleri yuvarlak formunda buluşturuyor. Serax için tasarlanan Apesanteur, üfleyerek üretilen üç parça cam vazodan oluşuyor. Her vazo, yuvarlak cam üst kısım ve kumlanmış cam silindir alt tabandan oluşuyor. Charlotte Julliard en çok ilgi gören Lavastone koleksiyonunda, Napoli ve Vesuvio’daki taş ocaklarından çıkarılan volkanik kayaların niteliklerini, daybed, yan masa ve ayna formlarına taşımış.
Tasarımcı bu koleksiyon ile yıllar içerisinde edindiği malzeme bilgisini, renk ve dokuları öne çıkaran yalın geometrik şekillerle sunmaya çalışmış. Julliard’ın Jules için tasarladığı Duvivier kanepe, Ile aux Oiseaux hattındaki “tchanqué” kabinlerinden alınan ilhamla tasarlanmış. Tatlı bir meltem eserken bir verandada uzanıyormuş gibi hissettiren forma sahip Duvivier.
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
