Orford Evi, Kanada’nın Doğu Kasabaları’nda, Mont-Orford Ulusal Parkı’nın hemen yanı başında yer alan eşsiz bir konut olarak dikkat çekiyor. Doğanın kucağında, dağların ve ormanların eşsiz manzarasıyla çevrili bu ev, her mevsim değişen renkleriyle adeta bir tabloyu andırıyor. Sonbaharın kızıl tonlarından ilkbaharın yeşil uyanışına kadar, her dönem farklı bir güzellik sunan bu konut, doğayla iç içe bir yaşam arayanlar için ideal bir yer.
Bu arazi, ailenin yıllardır sahip olduğu bir cennet köşesi. Evin sahipleri, eski bir yapının yer aldığı bu alanda, hem doğaya olan bağlılıklarını sürdürecek hem de modern yaşamın konforunu yaşayacak bir ikinci ev inşa etmek için Thellend Fortin Architectes ile çalışmayı tercih etmişler. Aile ve dostlarıyla bir araya gelebilecekleri, doğayla iç içe bir yaşam alanı yaratmak amacıyla yola çıkan mimarlar, bu projede geleneksel ve modern mimariyi ustalıkla harmanlamışlar.
Orford Evi’nin tasarımında, sahiplerinin geleneksel vizyonu ile çağdaş mimarinin sade ve fonksiyonel çizgileri bir araya getirilmiş. İki eğimli çatı, ahşap kaplama ve metal detaylar, Quebec’in yerel mimari mirasına bir saygı duruşu niteliğinde. Proje, basit geometrik formların, doluluk ve boşluk oyunlarıyla canlandırılması üzerine kurulu. Ahşap lambrilerin ve cephe açıklıklarının ritmi, dikeyliği vurgularken, çevre galerisi ve saçaklar yatay hareketlerle bu dengeyi sağlıyor.
Evin konumu ve topografyası, iç ve dış mekânları birbirine bağlayan bir yürüyüş yolunun tasarımında kullanılmış. Bu yol, kamusal alandan başlayarak özel mülke, bahçe pavyonuna ve ana binaya kadar uzanıyor. Bu yürüyüş yolunun sonunda, çift kat yüksekliğindeki giriş holüyle karşılaşıyorsunuz; bu dramatik geçiş, dış mekanın doğallığı ile iç mekanın modernliği arasında bir kontrast oluşturuyor.
Evin iç tasarımında, bahçe seviyesi, birinci kat ve üst kat arasında bir uyum yakalanmış. Bahçe seviyesi, evin kökleri gibi toprağa bağlanırken, birinci kat ferah ve açık alanlardan oluşuyor. Üst kat ise, özel alanlar olarak tasarlanmış yatak odalarıyla birlikte, ormanın gölgesinde saklanmış bir kuş yuvası gibi. Üç katı birbirine bağlayan heykelsi metal merdiven, bir kâğıt yaprağının katlanmasını andıran zarif bir hareketle mekâna dinamizm katıyor.
Orford Evi’nin tasarımında, çevreye duyarlı bir yaklaşım benimsenmiş. Evin, eski yapının temelleri üzerine inşa edilmesi, çevreye olan etkisini en aza indirirken, mevcut ağaçların korunması ve topografyanın projeye entegre edilmesi, doğayla uyumlu bir yaşam alanı yaratılmasını sağlamış. Sadelik ve fonksiyonellik ön planda tutularak, zamansız ve uzun ömürlü bir yapı oluşturulmuş.
Fotoğraf: Charles Lanteigne