Ayvansaray’da bulunan Plato MYO Kampusü’nde gerçekleşen “Ölü Doğa” sergisi, hayatımızdaki şeylerin anlamlarının eleştirel analizini ele alıyor. Bu analizi yaparken de, bir zamanlar cisimleri kavrama ve nesneleri fikirlere dönüştürme gücüne sahip olan sanat akımı natürmort’un, güncel geçerliliğinin gözden geçirilmesine de katkıda bulunuyor.
Şeyler ve anlamları… Hayatımızın içinde yer verdiğimiz ya da bizleri kuşatan eşyalara ne gibi anlamlar veriyoruz? Durup düşündüğümüzde nesnelerin hali tavrı değişiyor. Plato Sanat’ta gerçekleşen Ölü doğa sergisi de işte bu nesnelere eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve bizi natürmort’un dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Şöyle diyor Plato Sanat‘ın daimi küratörü Marcus Graf,: “Sergideki eserlerin yalnızca ressamın ustalık becerilerini göstermekle kalmıyor. Her bir nesne, sıvı, hayvan, böcek, meyve ve sebzenin, hayat ve ölüm üzerine metaforik anlamı olarak dünyanın hallerine gönderme yaptığını açıklıyor. Bu anlamda natürmortun gerçek ve metafiziğin bir aynası olduğunu söyleyen Marcus Graf, aynı zamanda insan ile kullandığı ve çevrelendiği şeylerle de bağlantılı olması sebebiyle natürmortun, “Şeylerin Dünyası”nın (Dingwelt) bir yansıması olduğunu belirtiyor. Natürmort aynasının, yüzeyini kaplayan kodlar ve kültürel katmanlardan dolayı her zaman için bulanık olduğunu ve sadece metaforik algıya izin verdiğini dile getiren Marcus Graf, anlatımına şöyle devam ediyor: “Yansıyan imgenin ikonografisi, dünya üzerindeki her bir maddeyi çoklu muhtemel içeriklerle dolu olan semboller dünyasında dönüştürür. Nesnelerin düşünsel yer değiştirmeleri ve anlamlarının dönüşümü modern sanat tarihinde temel bir rol oynar. Ready Made ve Kolaj sanatı, nesneler dünyasının bu tarzdaki kavrayışına dayanmaktadır. Arte Povera, Pop Art ve Fluxus gibi sanat akımları da çalışmalarının büyük bir çoğunluğunu eserler ve gündelik öğeler temeline dayandırmaktadır. Bugün natürmortun bu boyutu halen birçok sanatçının üretimini etkilemektedir.”