Lanaudière Residence, Montreal’ın tarihi Plateau Mont Royal semtindeki 20. yüzyılın başlarına ait bir taş dubleks konutunun yeniden doğuşunu temsil ediyor. Bu proje, Michael Godmer Studio ve Mimar Dany Durand Courchesne’in iş birliği ile gerçekleşiyor.
Sahibinin annesinden miras aldığı bu evin hatıralarını ve tarihini korumak son derece önemliydi. Mümkün olduğunca basit bir yaklaşım benimsenmiş ve mevcut alanı maksimize etmek için çalışılmış. Bu sayede 30’lu yaşlarındaki sahipleri ve iki köpekleri, uzun yıllar boyunca bu mekândan keyif alabilirler.
Proje, depolama alanını artırma, mutfak ve iç mekân mobilyalarını güncelleme gibi tasarım sorunlarını çözmeye yönelik bir danışmanlıkla başlamış. Müşteriler, daha fazla alan istiyor ve evlerini dışarı açmayı hayal ediyorlardı. Ancak zemin kattaki mahzenin kazılması ve bir havalandırma oluşturulması gereken ilk senaryo, yapısal nedenlerle çok karmaşık ve pahalı bulundu. Bu nedenle işi basitleştirmek için ikinci kat ünitesini projeye dâhil etmeye karar verildi. Sonuç olarak, toplam alan en üst düzeye çıkarıldı ve orijinal gereksinimler karşılandı, aynı zamanda binanın kısıtlamaları tamamen saygı gördü.
Yeni zemin kat düzeni, orijinal yapısal çerçeveyi korurken iki farklı hacim yaratılmış: giriş yakınında depolama alanı, bir tuvalet ve ikincil bir mutfak; diğerinde ise oturma odası bulunuyor. Yeni düzen, orijinal kat planını yankılayan merkezi bir koridor da içeriyor. Beyaz meşe kaplama, taş dokulu fayans ve limewash boya, bizi girişte karşılıyor ve oturma odası ile mutfağa kadar devam ediyor. Beyaz meşe ile çerçevelenen sınırlı açıklıklar, oturma odasını kısmen kapatarak mekânları ayırıyor.
Zıt renkler, dokular ve malzemelerle bütün alan uyumlu bir şekilde bir araya geliyor ve geriye kalan orijinal mimari öğelerle dengeyi sağlıyor.
Mevcut merdivenler, evin ikinci katındaki özel alanlara gidiyor. Daha önceki bir tadilattan kalan ham çelik yapı korunmuş, ancak basamaklar, zemin katta kullanılan malzemelerle tutarlılık sağlamak amacıyla cilalı beyaz meşeden yapılan yeni basamaklarla değiştirilmiş.
Ana yatak odası, arka bahçeyi gözlüyor. Girişte bizi karşılayan bir terracotta renkli cam perde, aynı zamanda zemin kaplaması ve mobilyalar için beyaz meşe kullanılan ana yatak odasında kullanılmış. Odanın kendi banyosunda, bej renkli parlak seramik karolar, koyu renkli ahşap ve bakır armatürlerden tercih edilmiş.
Binanın arka duvarını oluşturan unsurların çoğu korunmuş. Zemin kattaki yeni üçlü sürgülü kapı, iç mekân ve dış mekânın ilişkisini artırıyor ve ikinci kat balkonu ile aynı seviyede iç mekan ile dış mekanı birleştiren ham beton bir tabaka bulunuyor.
Fotoğraf: Catherine C. Lavallée