YERYÜZÜ İLE BÜTÜNLÜK ALGISI
Kolombiya’da dağlar içinde yer alan Nilo Evleri, iki kardeş ve aileleri için Alberto Buckhard ve Carolina Echeverri tarafından tasarlanmış. Nilo evlerinde Zen ve minimalizmin modern bir şekilde mekâna uyarlanmasını gözlemliyoruz. Tropikal iklimin hâkim olduğu bölgede yer alan projenin ortak bir göle bakan oturum alanları sırasıyla 3.380 metrekare ve 2.761 metrekare olan iki komşu parselde konumlanıyor. Bu komşu arazilere L şeması ile düzenlenmiş yapılar, bulunduğu çevrenin ekolojik sürdürülebilirliğine son derece hassas yaklaşarak, faunaya katkıda bulunmayı amaçlayan bir anlayışla tasarlanmış. Nilo Evleri, yatayda farklı düzlemlerde şekillenen, kesin hatlarda kütlelerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş. Platonun kenarı üzerinde konumlanan
kütlelerin yönelimi kullanım programına göre, manzara ve doğal eğimden en iyi şekilde yararlanacak ve doğaya uyum içinde eklemlenecek şekilde düzenlenmiş. Konutların plan şeması esasları ele alındığında, manzaradan yararlanma ve faunaya uyum sağlamanın yanı sıra; kamusal sosyalleşme alanı ile daha özel yaşam ve uyku alanları arasındaki sınırı ayırmak amacıyla geniş avlular tasarlandığı göze çarpıyor. Zemin kattaki yaşam alanının giriş bölümünde yer alan L şeklinde büyük giriş avlusu, çakıl taşları, kaldırım kaplaması, beton cephe ve peyzaj düzenlenmesiyle, huzur
ve dinginliği ilk aşamada bile hissettiriyor. Havuz ile doğrudan iletişim halinde olacak şekilde düzenlenmiş yaşam alanındaki oturma bölümü, mutfak ve yemek alanı, ayırıcı unsurlar olmaksızın, şeffaf bir segmentasyon ile planlanmış. Zemin katta konumlanan havuz, projenin yerleşim sınırını belirliyor. Proje sınırının bile bu şekilde yatay düzlemde düzenlenmesi sayesinde, yaşam alanının
dağ manzarası ve fauna ile kesintisiz bir etkileşim halinde olması sağlanmış. Birinci katın zemin döşemesini oluşturan yaşam alanının çatı düzlemi, kendi üzerine iki kez düşey olarak katlanıyor. Diğer düşey düzlemler, ahşap pencere çerçeveleri ve kepenkleri olan kasalardan oluşuyor. Birinci katta, yatak odalarının bulunduğu alan mekâna özel olarak eklemlenmiş parçalar olarak tasarlanmış. Yarı açık yarı kapalı alan olarak düzenlenen birinci kat planında geniş zemin döşemelerinin yanı sıra, başta zemin kat çatı saçakları olmak üzere yeşil çatı düzenlemeleri ile bölgenin
kendine özgü bitki örtüsü yapı ile özdeşleştirilerek, mekânın uyum hissiyatı güçlendirilmiş. Cephe ve çatı düzenlemesinde gün ışığından daha fazla yararlanmayı sağlamak, tropik iklimin ve esintinin mekânın her alanında dolaşımını ve palmiye ağaçlarının iç mekâna katılmasını sağlamak amacıyla açıklıklar yaratılmış. Bu sayede dış mekân-iç mekân ilişkisinde korunaklılık sağlanırken, aynı zamanda geçirgen ve doğayla bütünlük algısı yaratılmış. Düşey ahşap panjurlarla gün ışığının, beton ve ahşap yüzeylere ışık yansıması yaratması sağlanmış.