MODERN ZEN

 

Zen öğretisini modernize ederek yaşam alanlarınızı yeniden kurgulayın. Kolombiya’daki Nilo Evleri size bu konuda ilham verecek.

Geleneksel Japon kültürüne ait köklü bir öğreti olan Zen, felsefe dalı değil, varoluşunuzun ve bilincinizin varlığını kabul etmenin bir yolu olarak ifade ediliyor. Sadeleştirme alt yapısına sahip olan bu öğretiyi mekân tasarımı açısından minimalizm ile eş değer görmek mümkün. Benliğimize değer vermeyi ve farkındalığımızıyükseltmeyi hedefleyerek bu bilinci yaşam biçiminize ve mekânınıza yansıtma ihtiyacı duyduğunuzda Zen en doğru yaklaşımlardan birisi oluyor.
MİNİMALİZM VE ZEN İLİŞKİSİ
Minimalist yaşam tarzı nispeten yeni sayılsa da, minimalizm kelimesinin oldukça uzun bir süredir hayatımızda olduğunu söylemek mümkün. 19. yüzyılda Robert Browning’in öne attığı “Less is More” (Az çoktur) felsefesini takiben minimalizm, 20. yüzyılın başlarında, Hollanda’da kurulan “De Stijl” akımına katılan sanatçı ve mimarlar tarafından açıkça kullanılmış. Bu akımı takip eden yenilikçi Alman mimar Mies Van Der Rohe, mimari düzenlemelerine minimalizmi aktarmış. Aslında De Stijl hareketinden yaklaşık beş yüz yıl önce, Japonya’daki Zen rahipleri ve sanatçılarının “Kare-Sansui” olarak bilinen Zen bahçelerinde ve sanatlarında minimalizmi çokça uyguladığı görülüyor. Zen ve minimalizmin arkasındaki motivasyon farklı olsa da, paylaştıkları ortak aydınlanma noktası; boşluğun, şaşırtıcı derecede büyük ve derin bir algı ortaya çıkardığı yönünde. Esas mutluluk belki de tüm hayat düzeninde çoktan aza, bir diğer deyişle kalabalıktan nitelikli boşluklara yönelim ile sağlanabiliyor. Minimalist hareketin öncüleri, ilk olarak strese ve dikkat dağıtmaya neden olan fazla eşyalardan arınma kararı almışlar.Aslında Zen de aynı yolu izliyerek sizi eşyalarınızdan vazgeçmeye yöneltiyor, böylece sadece sizi mutlu edennesneleri ya da varlıkları mekânınızda bulunduruyor ve mekânınızı; dolayısıyla hayatınızı istediğinizi biçimde yönetebiliyorsunuz.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR