Meta Duyarlılık

Kendi dört duvarımızla çevrili iki yılın ardından Maison&Objet bizi kökleşmiş bir anlam ve duygu ihtiyacını yansıtan, hepimizin hayalini kurduğu yeni türden bir dünyaya adım atmaya davet ediyor. ‘Meta Sensible’ temasıyla kapılarını açan Maison&Objet fuarının gözlemcisi ve Nelly Rodi ajansının Tüketici Öngörüleri ve Eğilimleri Direktörü Vincent Grégoire ile bu temayı konuştuk.

RÖPORTAJ: AKGÜN AKDİL

Kapak: Georg Jensen

‘Meta Sensible/Meta Duyarlılık’ ilginç bir tema.

Fikir, toplumsal bağlama bakarsak her şeyin tuhaf olduğunu söylemekti. Herkes Ukrayna’daki savaştan, dünyadaki kirlilikten ve salgından korkuyor. Pakistan sular altında, Fransa’da, Amerika’da, Türkiye’de, İspanya’da çok sayıda yangın çıktı. Tüm sinyaller büyük. Covid sürecinde uzun bir süre hiçbir şeye dokunamadık, birbirimize sarılamadık, tat ve koku duyularımızı kaybettik. İnsanlar beş duyuyla dokunuşlarını yenilenmek istiyorlar. Çünkü kayboldular ve dünyada her şey çok tehlikeli görünüyor. Duyular konusundaki hassasiyetleri Covid sürecinin intikamını almak aslında. Dokunmanın intikamı, kokunun intikamı, tadın intikamı. Bu yüzden, hissetmek için, dokunmak için daha abartılı olasılıklar istiyorlar. Bu süper duyarlılığa, aşırı duyarlılığa meta duyarlılığı da eklemek istiyorlar. Altıncı ya da yedinci duyunun büyülü bir duygusu, etkisi olacağı kanaatindeler. Yıldızlarla yeniden bağlantı kurmak istiyorlar. Nazar boncuklu bir bileziğin sizi tılsımıyla koruyacağına inanmanız gibi. Bu nedenle, beş duyuyla bağlantılı malzemeler, şekiller, desenler, batıl bir inanç ve ek bir anlam istiyorlar. Monoki’nin Los Angeles mağazasında tüm kıyafetler bir şaman tarafından kutsanıyor. İnsanlar süper gerçek şeyler arıyorlar. Çünkü dünya çıldırmış durumda. Bu yüzden duyularıyla olan ilişkilerini abartıyorlar. Hiper duyarlılığa ve hiper gerçekliğe çok yakın olmak istiyorlar. Erdemli bir yaklaşımla elleriyle bir şeyler yapmak istiyorlar. Güven içinde oldukları günlere geri dönmek istiyorlar. İnsanlar bu sezon iyi uyumak, el yapımı ürün kurslarına gitmek isteyecekler. Chicagoland mağazalarında yeni kullanıcı deneyimleri için yeni arabaları deneyimleyip satış ekibiyle tartışmak için zaman ayırıyorsunuz. Yani zamanla yeni bir yavaş ilişki var.

Pols Potten

Zamanla yeni bir ilişkinin olduğu bir döneme mi giriyoruz?

Evet, yavaş ilişkiler dönemi. Örneğin Fransa’daki Carrefour marketlerinde bu yıl başlayan ‘Bla bla kasaları’ uygulaması. Müşterilerin sohbet etmesine ve sosyal bağlar kurmasına olanak tanıyan yavaş bir ödeme sistemi. Aldıklarınızı kasa bandına koymak için zaman ayırıp arkanızda bekleyen müşterilerin baskısı olmadan ödeme yapabiliyorsunuz. Ayrıca kasiyerle de sohbet edebiliyorsunuz. Yeni ilişkiler kurmak için, tartışmak için zaman ayırdığımız bir dönemdeyiz. Zamanla yeni bir ilişki bu.

‘Meta Sensible’ trendinin sanal dünyayla ilişkisinden bahsedebilir misiniz?

İnsanlar yeni bir sanal dünyadan ilham alıyor. Geleceği hayal etmek için süper güçlere sahip olduğunuz yeni bir duyarlılık. Yani özgürlük arıyorlar, gelecek nedeni arıyorlar, fanteziler arıyorlar ve bu olasılıklar aracılığıyla yeni bir kapsayıcılık arıyorlar. İnsanlar illüzyon deneyimleri arıyorlar, bu yüzden bazı sanal referanslar gerçeğe dönüştü. Ya da tam tersi, bazı gerçekler de sanal gibi görünüyor. Birçok farklı alanda bir kombinasyon var. Bir 3D tasarım, gerçek bir mimari gibi gözükebiliyor. Materyalleri değiştiriyoruz, gerçek olduğunu düşünmüyorsunuz ya da bir çizgi filmde belki de ütopyada olduğunu düşünüyorsunuz ama gerçek. Ya da tam tersi gerçek olduğunu düşündüğünüz şey, aslında gerçek değil. Peki bunun rahatsız edici ve değişken bir olay olduğunu duyularınızla ilişkilendirebilir misiniz? Yani, aynı zamanda anestezik bir trend.

Meta Sensible trendindeki tasarımlar, dekorlar nasıl?  

Her şey balon gibi görünüyor, her şey yuvarlak, her şey kesinlikle fütüristik. Dokular çok kabarık, formlar balon gibi yuvarlak. Yani her seferinde sanal dünya gerçek dünyaya getiriliyor. Yeni nesil siber tasarımcılar, Gen Z çizgiyle, malzemeyle ve şekille oynuyor. Her şey çok mutlu bir oyun gibi. Bu bir mega trend. Yeni bir duyarlılık, çok rahat, çok iyi hissettiriyor. Perakendede de aynı deneyim var. Kendinizi bir kaçış oyununda, hazine avında, video oyununda, Tik-Tok, Animal Crossing veya Candy Crush’ta gibi hissedebilirsiniz. Aynı zamanda Metaverse, NFT etkili bir perakende de görüyoruz. NFT ayakkabılar, Hermès Birkin NFT çanta gibi. İngiliz oyuncu Cara Delevingne’in, Karl Lagerfeld’in kendi adını taşıyan markası ile merhum tasarımcıyla ilham perisi-sanatçı ilişkisini temel alan ‘Cara Loves Karl’ iş birliğinde Cara Delevingne ve Karl lagerfeld’in avatarları yaratılarak fütüristik bir kampanya yapıldı. İkea oyunseverler için mobilya tasarladı. Leblon Delienne çizgi filmlerden ilham alan ürünler yaratıyor. Paris Design Week’te Bina Baitel’in tasarladığı, donut’ları andıran altın renkli, şişme dilek çeşmesini gördünüz. Otomobil sektöründe de inanılmaz renk değişimleri, görsel efektler, desenler görüyoruz. Mini Cooper’ın desenleriyle ünlü Pôdevache markası ile yaptığı iş birliği buna güzel bir örnek. Modada da aynı şey geçerli: Çok yumuşak, çok yuvarlak, çok baloncuklu, çok gökkuşağı, şeker renkleri, astronot kıyafetini anımsatan tasarımlar var. Paco Rabanne’nin robot şeklindeki Phantom parfümünün kapağındaki NFC çipine telefonunuzu dokundurduğunuzda karşınıza çıkan URL ile sizi ürünle ilgili bilgilerin yanı sıra dijital etkileşimli filtreler, kişiselleştirilmiş çalma listelerinin olduğu kendi dijital dünyasına davet ediyor. Mojow’un renkli, parlak koltukları, Seletti’nin eğlenceli tasarımları hepsi pop kültürden gelen şeyler. Sokak kültürü ve pop kültürü trendlerde çok etkin rol oynuyor. Yeniliklerde alt kültürden, aşağıdan gelen yeni bir enerji var. Çizgi film gibi bir trend, daha çok bilimkurgu gibi, daha çok video oyunu gibi. Çizgi film odaklı bir trend ama aynı zamanda birçok şeyi değiştiren yeni bir yön. Gen Z ya da yeni nesil tasarımcılar, yeni nesil mağazalar, yeni nesil gazeteciler ve Instagram, Tik-Tok, NFT’nin yeni dünyasından etkilenen bir trend. Biraz Kore yaşam tarzı gibi bir trend. Bubble tea içip şirin kurabiyeler yiyorlar. En ünlü alışveriş merkezleri Hyundai’da pembe, mavi ve yanardöner tonlar var.

Ibride

Pop-esque bir stil.

Evet, fütüristik pop, mutlu pop, tekno-pop. Şeker renkleri, şeker dokuları, şeker formları. Bulut formlu aydınlatmalar, sizi Teddy bear gibi saran yumuşacık, yuvarlak formlu rahat koltuklar, kanepeler. Şeker sarısı, palmiye yeşili, uçuk menekşe ve uçuk mor tonları, parlak yeşil, pembe çok popüler.

Bu sezon evlerde hangi dekorasyon stillerini göreceğiz? İnsanlar ne tarz mobilyalar tercih edecekler?

Neşeli, fütüristik, modern. Örneğin Ronan &Erwan Bouroullec’ın Ligne Roset için tasarladığı Ploum kanepe çok rahat. İnsanlar artık yatak konforunda bir kanepede yaşamak istiyorlar. Yastıklarla, filtrelerle yaşamak istiyorlar. Bir nevi estetik bir koza gibi. Marcel Wanders ve Bina Baitel tasarımlarında ilham bulabilirsiniz. İnsanlar bu tarz kanepelerde oturup bubble tea içiyorlar.

Bina Baitel

Metaverse’in önümüzdeki dönemde daha popüler olacağını düşünüyor musunuz?

Herkes için değil, yeni nesil insanlar için ilginç olacak. İş dünyasını yeni sınırlara itiyor. Herkes metaverse’de olmayacak ama giderek daha fazla insan Tik-Tok’tan, bu tarz dijital dünyalardan ilham almak isteyecek. Bu yüzden gitgide daha fazla yer kaplıyor ama her şeyin yerini almayacak, tamamlayıcı bir konumda. Metaverse’den kimileri nefret ediyor. Çünkü sahte, gerçek değil.

2023 nasıl bir yıl olacak sizce?

2022 yeniden doğuş yılıydı. 2023 reset yılı olacak. Her şeyin sıfırlanıp, yeniden ayarlanıp başlatıldığı bir yıl.

Umage
Sieger by Furstenberg
Porter + Trundle
Petit Pan
Mojow
Maison Matisse
Maison Manoi
Airborne
Ziipa

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR