Proje, yaklaşık 22.000 katılımcıyı içeren Portekiz Katolik İzcileri’nin 23. ulusal buluşması için tasarlandı. Seçilen yer özel bir mekan ve aynı zamanda kırsal bir çevre ile çevrili. Mekansal deneyim, şapele ulaşım yolu ile başlıyor ve daha sonra içe dönük bir ortama geçiş yapılıyor. Bu alan bir ahşap çit ile sınırlandırılmış. Şapel, Fatıma annemizin keşif deneyiminden ilham alıyor: açık hava ömrü, kamp, çadır ve binaların ve yaşam biçimlerinin sadeliği de bunun örnekleri. Plano humano arquitectos şapeli her an herkese açık kapılarıyla, geniş bir alan olarak düşünmüş. Klasik çadırın çok basit biçimi, tüm ziyaretçileri almaya uyarlanmış bir kum tepesi ile oluşturulmuş. Yapısı, hacmin daha yüksek olduğu giriş alanında insan ölçeğine daha da yaklaşıyor ve iç mekanda ilerledikçe yukarı doğru uzanarak, kullanıcıyı daha yüksek bir seviyeye taşıyor. Daha sonra ise arka planda göz kamaştıran bir manzara karşısına çıkararak bu duyumları güçlendiriyor. Şapelin doğu / batı yönündeki konumu iç mekanın aydınlanması için güneşin doğuşundan faydalanmayı sağlıyor. Gün batımı renkleri ise, duyguları uyandırmak, gözü bir sınırsızlık ile doldurmak ve mimari düzenlemeyi sürdürmek amaçlı mekan içine giriyor. Binanın izci flarına benzediği giriş noktası ve boynu üzerinde durma şekli, inanışa göre burada doğan suyun varlığına gönderme yapıyor. Bu biçim uzun ve zengin olan İncil ve Uygarbilim sembolojisine de gönderme yapıyor.