İskandinav ülkelerine ait dünyaca ünlü yaratıcı yaşam stilini gözler önüne seren ‘‘Northern Comfort : The Nordic Art Of Creative Living”, okuyucuyu kuzey kültürünün iç mimarı,doğa,sanat ve mutfak gelenekleri ile ilgili keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Sadelik, doğallık ve huzuru temel alan yaşam stili ile tanıdığımız İskandinav ülkeleri, tasarımdan mimariye, modadan mutfak kültürüne kadar birçok çağdaş yaratıcılık alanında özen ve kaliteyi birleştiren tasarımcı ve girişimcileriyle ünlü. Alman yayınevi Gestalten’in yayınladığı, çarpıcı fotoğraflarla görsel bir şölen oluşturan “Northern Comfort” bu kişileri sayfalarına taşıyor.
Günümüzde kendine has mimarisi, temiz şehirleri, sosyal eşitlik ve girişimci dinamizmini barındıran İskandinav ülkelerinin ‘ütopik’ toplumlarının mutluluğunun hemen her yerde karşımıza çıkabilecek bir şey olduğunu söyleyerek başlıyor kitabın editörü Austin Salisbury sözlerine. Ardından Danimarkalı yazar ve tarihçi Bo Lidegaard’ın bir sözüyle devam ediyor: “Mutluluk kendini güvende hissetmekle alakalıdır. Ve kendini güvende hissetmek, çevreye duyduğunuz güvenle başlar.” Lidegaard’a göre, birlikte yaşadığınız vatandaşlarınıza, devletinizin hizmetlerine ve sahip olduğunuz işinizi kaybetmeyeceğinize dair güveniniz tamsa, beklenmedik bir hastalıkla hayatınızın altüst olacağını düşünmüyorsanız, mutlu sayılırsınız.
Dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında Kuzey insanlarının bu açıdan oldukça mutlu olduğu söylenebilir. “Amerikan rüyasını deneyimlemek için Danimarka’ya gitmelisiniz” sözüyle Lidebaarg’ın da böyle düşündüğü kesin. Üstelik bu düşünce, hayatlarını ve çevrelerini daha iyi bir hale getirme yolunda yönünü Kuzey’e çeviren bireyleri de kapsıyor. İşte bu sebeple, Northern Comfort merak uyandıran makaleler, profiller ve fotoğraflardan oluşan eklektik, Nordik bir rüyaya götürüyor bizleri.
Kitap, iç mekân tasarımına odaklanırken, aynı zamanda dış mekânlara, mutfaklara ve farklı atölyelere de uğrayarak bu yaşam tarzını en iyi şekilde sahiplenen bireyleri ve fikirleri bir araya getiriyor, en iyi Kuzeyli yeteneklerden kapsamlı bir seçki sunuyor. Mimari ve iç tasarım söz konusu olduğunda, iç mekânları dış mekânlarla birleştiren, zengin renkli doğal malzemeleri sadelikle harmanlayan, rahat evler ile eş anlamlı olan İskandinav yaratıcılığı, anlamlı bir yaşam alanı için ilham kaynağı oluşturmaya devam ediyor.
Bunun en güzel örneklerinden biri kitapta vahşi doğa ile iç içe tasarlanmış Cabin Norderhov. Norveç’in batısındaki Krokskogen ormanında, Steins fiyorduna doğru bakan bir bölgede konumlanan ve güneş enerjisiyle çalışan ahşap kulübe “tasarımın gücünü gösteren yapılardan biri” olarak anılıyor. Ev kitapta, “vahşi doğa dâhil olmak üzere en tenha alanlarda bile düşünceli mimari bir yapının modern kent sakinlerinin doğa ile yeniden bağlantı kurmasına nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor” sözleriyle anlatılıyor. Atelier Oslo tarafından tasarlanan kulübenin organik iç tasarımı sakinliği çağrıştırırken, zemine kadar uzanan camlar doğayı içeriye taşıyor. Kitabın bir başka sayfasında ise Finlandiya’da buluyoruz kendimizi. Helsinkili mimar Joanna Laajisto birçok restoran ve mağaza için İskandinav stilini belirgin ancak doğal renk tonlarıyla birleştiriyor. Ticari projelere atılırken amacının orada kısa bir süre için bulunacak kişilere bile sıcak bir atmosferde hissetmelerini sağlamak olduğunu söyleyen mimarın stili, sıcaklık ve ferahlık açısından İskandinav duyarlılığını yansıtan alanlarda Avrupai tasarım parçalarını belirgin hale getiriyor.
Başarısında ise İskandinav stilinin fonsiyonellik, sürdürülebilirlik ve eşitlik üzerine kurulu olmasının rolünün olduğunun altını çiziyor. Ancak başarısının arkasındaki bir başka faktör de farklı materyalleri bir arada kullanması. “İç mekânlarda ahşap, taş, metal veya kumaş gibi doğal malzemeler insanların kendini daha rahat hissetmesini sağlıyor. Bunlara dokunmak veya sadece bakmak bile insanlarda farklı anılar ve duygular uyandırıyor” sözleriyle anlatıyor mimar bu tarzını. Efsanevi Danimarkalı mimar ve tasarımcı Finn Juhl’un 1942’de kendisi için tasarladığı ev ise kitaptaki Nordik dekorasyonun başka bir güzel örneği.
Danimarka’nın Ordrup kenti yakınlarında bir ormanda, Ordrupgaard Müzesi’nin hemen karşısında konumlanan ve tasarımcının ölümünden beri neredeyse hiç değişmeyen ev, İskandinav modernizminin 1930’lar ve 60’lar arasındaki altın çağına dair büyüleyici bir iç görü sunuyor. Mimari eğitim almasına karşın daha çok mobilya tasarımına odaklanan Juhl ve dönemin diğer modernist tasarımcılarına göre, modern olmak demek pratik, anlaşılır ve kaliteli olmak demekti. Bir başka deyişle, süs ve biçimden ziyade objelerin ve yaşam alanlarının işlevselliği önemliydi. Ordrupgaard Müzesi ve Finn Juhl’un evinin küratörlüğünü üstlenen Sara Hatla Krogsgaard, Juhl’un halı, heykel, resim dâhil olmak üzere her şeyden etkilendiğini ve modernist felsefesinin bir parçası olarak evdeki mobilyalarının yerlerini bunlara göre ayarladığını söylüyor. Nordik konforun en iyi örneklerinden biri de İsveç’in gözden uzak adalarından biri Gotland’da yer alan ve minimalizmin en iyi örneklerinden birini sunan Atrium House. Stokholm merkezli tasarım stüdyosu Tham & Videgard tarafından tasarlanan tatil evi, ailelere dokunulmamış doğayla birlikte olabileceği benzersiz bir deneyim sunuyor ve kaçamak yapma anlayışını ekstrem bir boyuta taşıyor. Northern Comfort, farklı İskandinav ülkelerinin kendine has gelenekleri olsa da, sadelik, doğayla iç içe olmak ve işlevsellik gibi kavramların yerini başka hiçbir şeye bırakmadığının en iyi göstergesi.
Hazırlayan : MERGİM ÖZDAMAR