Ters dönmüş bir enginarın, dünyanın en meşhur aydınlatma tasarımlarından biri olacağını kim bilebilirdi ki?
#1 Yılların birikimi
Paul Henningsen mimarlık eğitimini tamamlamadan bırakır ve 8 yıl boyunca gazetecilik yaparak geçinir. 1924’te Louis Poulsen için aydınlatma tasarımları çizmeye başlamasıyla, Paris’te sergilenen ilk lambası büyük beğeni toplar. Ancak bu tasarımın arkasında aslında 10 yıllık bilimsel bir çalışma yatmaktadır. Henningsen, ışığın gözü kamaştırarak rahatsız eden parlaklığını ortadan kaldırmayı ve sıcak yumuşak bir aydınlık yaratmayı araştırmıştır. İşte PH Artichoke da bu araştırmanın bir ürünüdür. 1920’lerden II. Dünya Savaşı’na dek, ürünleri tüm dünyayı dolaşır. 1967’de öldüğünde, ardında 100’ü aşkın aydınlatma tasarımı bırakır.
#2 Bir yıldız doğuyor
1958’de Kopenhag’ta Langelinie Pavyonu’nda yer alan restoran için, ünlü mimar, tasarımcı, yazar, eleştirmen Poul Henningsen’den bir tasarım yapması istendiğinde, 30 yıl önce yarım bıraktığı projesine tekrar dönmesi için mükemmel bir fırsat doğar. Aydınlatma üreticisi Louis Poulsen ile çalışılarak, 72 bakır yaprağın ampulü tamamen kapladığı bir seri yaparlar. PH Artichoke adıyla tasarlanan lambalar ortama sıcak bir parlaklık verir. Dahası, yaprakların iç kısmına uygulanan açık pembe boya, müşterilerin yüzlerinde hoş ve genç bir ışıltı oluşturur. Böylece, lambaların ünü tüm dünyaya yayılır.
#3 Bir tasarım objesi
PH Artichoke’taki en büyük özellik, ışığın kaynağının görülmemesiydi. O dönemde, insanlar lambayı bir tasarım objesi olarak değil, sadece işlevsel bir alet olarak görüyorlardı. Paul Henningsen ve Louis Poulsen, bu algıyı değiştiren ilk isimler oldu. Bugün hâlâ Louis Poulsen markasıyla üretilen lambanın bazı parçaları elle monte edilmeye devam edilmektedir. Bakırdan yapılan orijinal PH Artichoke dışında, çelik, pirinç, beyaz versiyonlar ve hatta 2020’de cesur iç mekân dekorasyonlarını güçlendirecek mat siyah bir model de koleksiyona eklenmiştir.
Hazırlayan: Işıl Karahanoğlu
