Luca Nichetto, Stockholm Tasarım Haftası’nda mimar ve tasarımcı Josef Frank’in 1930’lardaki terrazzo baskılı tekstil işlerinden ilham alarak bir aydınlatma tasarımı koleksiyonu sergiledi.
Nichetto Studio’nun ana çalışma alanı tasarım. Mobilya tasarımı, iç mimari ve perakende konspetleri üzerine çalışıyor, bazı global markalar içinse kreatif danışmanlık sunuyorlar. Kariyerine zanaat ile başlayan tasarımcı, ilk önce cam objeler tasarlamış. Daha sonrasında aydınlatma ve mobilya tasarımı projelerinde çalışmış. Son birkaç yıldır tasarım kökenini yani zanaatı tekrar keşfettiğini söyleyen Nichetto, gelecekte zanaatın farklı alanları etrafında kurgulayacağı tasarım projeleri üzerinde çalışmak istiyor.
Bir İtalyan tasarımcı olarak ülkenizin köklü tasarım kültürün projelerinize nasıl taşıyorsunuz?
Yaklaşık 20 yıldır tasarım dünyasındayım. İtalya’nın tasarım sahnesinde köklü bir geçmişe sahip olduğu kesinlikle doğru. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tasarım tartışmasını başlatan Castiglioni ve Sottsass gibi duayenlerle birlikte gelişen İtalyan tasarımı zaman içerisinde farklılaşarak ilerledi. Bunu takiben De Lucchi ve Dordoni gibi ikinci kuşak duayenlerden de söz etmek gerek. Bir de İtalya’ya gelip yerleşen diğer tasarımcılar var. Buna rağmen kendimi hiçbir zaman İtalyan tasarımını temsil etme zorunluluğunda hissetmedim. Tüm yapılan işleri eleştirel bir açıdan değerlendirmeye çalışırım. Stüdyomun Milano’da değil de Venedik’te olması bunun için bir örnek.
Josef Frank’in terrazzo baskılı tekstil işlerinden ilham alarak tüm süreci nasıl deneyimlediniz?
Svenskt Tenn’in eşsiz stili; Josef Frank’ın güçlü çalışmalarına
dayanıyor. Renkli, mutlu, ayrıcalıklı ve yüksek kaliteli işler…
Svenskt Tenn’in Pazarlama Direktörü Thommy Bindefeld, üç sene önce Milano’da, Murano camları kullanarak gerçekleştirdiğim büyük bir sergi sırasında benimle buluştu ve oradaki çalışmalarımı çok beğendi. Svenskt Tenn ekibi, markanın arşivinde çalışmalarını sürdürürken, markanın
kurucusu Estrid Ericson’un 1938 yılında ilk defa Murano’yu ziyaret ettiğini keşfettiler. Bu geziden sonra Estrid Ericson İsveç’te ve hatta İskandinavya’da Murano camını ilk kez sergiledi. Thommy ile görüştükten sonra Estrid Ericson’un Murano’da ziyaret ettiği artizanlar ve firmalar
içeren bir listeye ulaştım ve Thommy’yi benimle birlikte Murano’yu gezmesi için İtalya’ya davet ettim. Bu ziyareti sırasında birlikte bir proje geliştirmemiz gereği ortaya çıktı. Bu iş birliğinin formatını düşünmeye başlamışken, vazo gibi ürünler tasarlamanın ticari başarı getiremeyeceğini anladım,daha başka, daha iddialı bir şey yapmamız gerekiyordu. Bu doğrultuda, bir seri heykelsi aydınlatma tasarımı üzerine çalışmaya karar verdim. Josef Frank’ın tekstil koleksiyonunu araştırmaya başladığımda, Terrazzo ve Mosaik koleksiyonları en çok dikkatimi çeken çalışmalar oldu. Terrazzo baskısını ilk gördüğümde, bu baskının camla üretilmiş 3 boyutlu halini gözümde canlandırabildim. Kumaşı aldım ve üzerinde çakıltaş gibi gözüken parçaları kesmeye başladım. Birbirinin üzerine koyduğum her parça yeni bir kolaj oluşturdu. Svenskt Tenn’in Stockholm mağazasındaki Heritage Sergisi’nde bu orijinal hikâyeyi yansıtmak istedim. Josef Frank’ın tasarladığı Terrazzo kumaşını serginin perdesi olarak kullandık ve sergi için ona benzer dokularda bir halı tasarladık.
Hazırlayan : IN-BETWEEN