Ibiza, mecburiyetten de olsa gece kuşlarının şarkılarını, adanın dört bir yanına yayılan elektronik müziğin ritmine uydurdukları yer… Adanın gerçek âşıkları köpüklü partiler ve gece kulübüne dönüştürülmüş eski fabrikaların yerine adanın derinliklerine gitmeyi tercih ederler. Ziyaret ettiğimiz köy evi de adanın gizli kalmış güzelliklerinden bir tanesi. Hollandalı sahibi Dolores Batselaere de bu gizli güzelliğin gizli kalması için elinden geleni yapıyor ve en yakın arkadaşlarından başka hiç kimseyi evine davet etmiyor. Beş yıldır adada yaşayan ev sahibesi aynı zamanda villa ve çok katlı evler üzerine uzmanlaşmış bir mimar. “Dünya üzerinde hippi ruhu taşıyan pek çok yer var. Ancak tüm bunların arasında Ibiza hala evrensel bir dil konuşmayı başaran tek yer. Buranın halkı insanlıkla ilişki kurma işine büyük önem veriyor” diyor Dolores ve bize salonunu gezdirmeye başlıyor. Aydınlık salon, yerden tavana uzanan pencereleriyle oldukça ferah bir his uyandırıyor. Beyaz ve bej renklerin yanı sıra Endonezya ve Afrika’dan getirtilmiş el yapımı mobilyalar da dikkatimizi çekiyor. Evin tüm yatak odalarında birbirinden çok farklı dokular bir araya getirilmiş. Yerleri kaplayan çakıl taşlarının yanında ayı postundan yapılmış yatak örtülerine ve ahşap mobilyalara aynı anda rastlamak olağan bir hal alıyor. Beyaz, kahverengi, kum rengi ve grinin, spontane koşullar altında yakalanmış muhteşem uyumuna şahitlik ediyoruz. Dekoratif elemanların büyük bir bölümü Dolores’in keşif merakı sayesinde karşısına çıkmış: “Plajda bulup evin çeşitli köşelerine dekoratif amaçla yerleştirdiğim çok sayıda çakıl taşı ve deniz kalıntısı var.” Bahçeye konuşlanmış havuzu görünce Dolores’in bu itirafında haklı olduğunu görüyoruz. Doğal taşlarda oluşturulmuş bir mozaikle kaplanmış havuz yüzeyi içini dolduran soğuk suyu çok daha çekici hale geliyor. Havuzun etrafını kaplayan Bali yapımı şezlonglarsa sizi güneş altında dinlenip sakinleşmeye davet ediyor.
[imagebrowser id=1478]
