Ana SayfaHayatın İçindenHer renk bir hayat

Her renk bir hayat

Renk ve trend uzmanı Lisbeth Larsen’in Jotun için özel olarak yarattığı renk konsepti ve 2014 renk koleksiyonu “Kesişim”, Türkiye’den Emre Doğru, Ayşe Dilek ve Pınar-Deniz Yeğin İkiışık kardeşler tarafından yorumlanmasına biz de tanıklık ediyoruz. Bir yandan da Galeri NON’un ferah mekânının tadını çıkararak…

Jotun’un farklı ülkelerden bir araya gelen renk ve trend uzmanları, mekânlara enerji katacak renkleri bir araya getirmişler. Bu yeni koleksiyon, üç farklı temadan oluşuyor: Stile Yolculuk, Şehrin Yansımaları ve Konforun Yeni Hali. Lisbeth Larsen müthiş enerjisi ve konuşmasını süsleyen harika kahkahalarıyla bizi renklerin dünyasında yolculuklara sürüklüyor. The Food Project’in kurucusu Ayşe Dilek’in gurme dünyasını Jotun renkleriyle birleştirdiği nefis yemek sofrasına yerleşip bize özel yemeklerin tadına varıyor, fotoğraf sanatçısı Emre Doğru’nun kendi dünyasıyla harmanladığı renk seçimlerini inceleyip, Rumisu markasının kurucuları Pınar-Deniz Yeğin İkiışık’ın naif dünyalarıyla bir araya getirdiği Jotun stiline dair hazırladıkları köşede tasarımcılarla sohbet ediyoruz.

Bana Jotun işbirliğinizin nasıl başladığını anlatır mısınız?

Pınar Yeğin: İsmet ve Dilek’le arkadaşız zaten. İsmet’in renklerle ilgili projeleri olduğu için aklına biz gelmişiz. Bizim de oldukça renkli bir dünyamız var, çocuksu ve canlı renklerle oynamayı, bazen farklı tonları bir araya getirmeyi seviyoruz. Bunu hep kendi kapalı dünyamızda, evimizde, ipek eşarplar üzerinde deniyorduk. Dilek daha önce bize gelmişti, renkleri nasıl kullandığımızı biliyordu. O yüzden bu proje için bizimle işbirliği yapmak ister misiniz, kendi dünyanızı Jotun renkleriyle ifade edip birleştirmek ister misiniz diye sordular. Böyle güzel bir ekiple çalışmak bizim için bir zevk olacaktır diye düşünerek projeye katıldık.

Konsepti de birlikte mi belirlediniz yoksa size bir brifing mi verildi; hani biz sizden şu renklerde, şu tatta bir şey istiyoruz gibi?

Deniz Yeğin İkiışık: Zaten kartela ve sezonun renkleri için üç ayrı palet seçilmişti. Fikir, üç paleti üç ayrı kişiye vermekti. Ayşe Dilek hem yemekleri yapacak hem de o renklerle sofrayı ve kendi köşesini organize edecekti. Fotoğrafçı Emre “Şehrin Yansımaları” adlı paleti kullanacaktı, biz de “Konforun Yeni Hali” paletini. Bununla bir köşe yaratmamızı istediler. Zaten her paletin içinde farklı renkler bulunduğu için, genel olarak üç palet de ayrı ayrı hoşumuza gitti. “Konforun Yeni Hali”ndeki pastel renkler, sakin ve yumuşak his de hoşumuza gitti. Biz de genelde çizerken canlı suluboya renkleriyle işin içine girdiğimiz için çok hoşumuza gitti verilen teklif. Bunlarla kendinize göre bir köşe yaratın; ister yatak odası ister salon ister çalışma odası, bu renklerle bir köşe hazırlayın dediler ve onun dışında hiçbir şeye karışılmadı. Bir de bizden ayrıca davetiyelerin çizimini hazırlamamızı istediler.

Vardığınız noktada, burada bir yaşam alanı oluşturmuşsunuz. Peki, burada kim yaşıyor mesela?

Deniz Yeğin İkiışık: Biz burada kendimizi düşündük. Böyle sakin bir ortamda sevdiğimiz objelerle, hobilerimizle, kitaplarımızla, çayımızla, kahvemizle, kendimizi hayal ettik. Burada kendi evlerimizden getirmediğimiz sadece iki koltuk var. Onun dışında her şey Pınar’ın ya da benim evimden geldi. Mesela seramikler, tepsiler, duvardaki adam figürleri Pınar’a, duvardaki çizimler bana ait.

Hazırlayan Seda TÜREN

[imagebrowser id=1023]

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR