Rahat, esnek ve yaşam dolu bir eve konuk oluyoruz. Mimar Emre Kuzlu imzasını taşıyan beş katlı projede; her alanın aktif kullanılabildiği ve ihtiyaca göre mekânsal tanımlamaların değişkenlik gösterebildiği bir kurgu yaratılmış.
Mimar Emre Kuzlu, Etiler’de eğimli bir arazi üzerinde hâlihazırda bulunan yapıyı yıkarak yerine, hem bir kaçış hem de bir buluşma mekânı tasarlamış. Dış cephenin koyu lacivert tonu, her ne kadar onu sokaktaki diğer bitişik nizam evlerden ayrıştırıyorsa da, evin içine girdiğinizde hissettiğiniz o keyifli ve rahat enerjiyi dışarıdan tahmin etmeniz mümkün değil. Bu saklı cenneti; “Farklı kotlarda farklı yaşam alanlarına yer verdiğimiz bir kurgu oluşturduk ve katlarda yazlık-kışlık kullanımlara uygun, dış mekân ile geçişken bir ilişki tasarladık,” diye anlatıyor Mimar Kuzlu.
Evin orijinal sahipleri Kuzlu’nun çocukluk arkadaşları, ancak mimari tasarım sürecinin ardından yurt dışına taşınma kararı aldıkları için, evi Handan Özbek ve Selim Asena’ya devretmişler. Leb’i-Derya ve Ferahfeza restoranlarının ortağı Özbek ile Kuzlu ilk olarak on bir sene önce Ferahfeza’nın tasarımı için bir araya gelmiş ve bu süreçte yakın arkadaş olmuşlar. Böylece projenin devamında yeni ev sahiplerinin beklenti ve ihtiyaçlarını baz alan Kuzlu, 250 m2 içerisinde 4 oda, 1 çalışma alanı, 2 salon ve 2 mutfak bulunan 5 katlı bir ev tasarlamış. Ardından, doğal ve endüstriyel malzemeleri bir araya getirerek sıcak ve sade bir tasarım dili oluşturmuş. Ağırlıklı olarak kullanılan beyaz renk ise, doğal ışığın iç mekânı sardığı aydınlık alanlar yaratmış.
Mutfak, şömineli salon ve balkonun yer aldığı giriş katını, “Bahçe kullanımının mümkün olmadığı kış aylarında ailenin vakit geçireceği şekilde sıcak ve modern malzemelerle tasarladık,” diye anlatıyor Kuzlu. Girişten iki kat aşağıda ise, nispeten küçük mutfağıyla bahçeye açılan başka bir alan kurgulanmış. Havanın güzel olduğu aylarda kullanılan bu salon, çift hacmi sayesinde çok daha ferah bir mekân algısı yaratıyor.
“Bu evin en büyük avantajlarından biri, şehrin merkezinde bir bahçeye sahip olması. Biz de, iç mekân ile geçişken bir ilişki kurarak bahçeyi neredeyse evin içine taşıdık. Bu doğal ortamı pekiştirmek için de eve olduğu gibi dışında da bitki yoğunluğunu devam ettirdik,” diyor mimar. Diğer yandan, hem orijinal sahiplerinin hem de Handan Özbek’in yemek yapmayı sevmesi, evdeki mutfakları sosyal hayatın bir parçası haline getirmiş. Kuzlu, yazlık ve kışlık mutfakları açık planlarıyla yaşam alanlarının devamı olarak tasarlamış.
Evdeki bir diğer karakteristik köşe ise, çok katlı yapının merkezinde yer alan, ancak diğer mekânlardan tamamen izole duran kütüphane ve çalışma alanı. Burası, aynı zamanda dış mekânla da ilişki kurarak doğal ışığı içeri alıyor. Ahmet Görsev tarafından gerçekleştirilen genel aydınlatma tasarımı, mimarideki yalınlığı vurgulayacak şekilde ele alınmış. Evin iç tasarımında ise, mimari kurgunun aksine fazlasıyla eklektik ve maksimalist bir anlayış tercih edilmiş. Sonradan eklenen aydınlatma elemanları da bu katmanlı kurguyu destekler nitelikte seçilmiş.
Son olarak Kuzlu, evin tamamına hâkim olan çok katmanlı ve esnek yapıyı, banyoların fonksiyonlarına da taşıyarak, hepsinde farklı bir tasarım dili kullanmış ve hiçbirini ana banyo olarak belirlememiş. Evin tüm bu geçişken yapısı, alanlarını alışageldiğimiz şekilde tanımlamamızı zorlaştırsa da mevsim geçişlerine, ihtiyaçlara, değişimlere, dolayısıyla da hayata adapte olabilen kurgusuyla olasılıklara kucak açıyor.
Hazırlayan: Işıl Karahanoğlu
Fotoğraf: Erhan Tarlığ