Bu renove edilmiş üç katlı eski Ortaköy evi sıcacık, genç bir aileye ait; Zeynep Mursaloğlu, eşi Uygar Şekeralp ve köpekleri Foton. Güzel tatlı bir sonbahar ışığı, sıcak ahşap tonları, bol tasarım ve kitap, şıklık ve ev sıcaklığı etrafımızı sararken, Foton sohbetimize zıplayarak katılıyor, yediklerimize ortak oluyor, bize evin her köşesinde eşlik ediyor.
Yaklaşık iki buçuk senedir burada yaşıyorlar. Zeynep, ablası Iraz ve yaramaz Foton bizi antrenin yüksek girişinde karşıladıklarında, içeride aslında dışarıdan anlaşılmayan bir zenginlik olduğunu ilk bakışta, hemen anlıyoruz. Kesin olarak bilinmemekle birlikte binanın tahmini 100 ile 150 sene arasında bir geçmişi var. Ortaköy’ün bu sokakları artık İstanbul’un birçok semtinde tarihte kalan mahalle hayatını ısrarla barındırıyor. İki katlı, üç katlı müstakil evler adeta gizli birer hazine gibi dizi dizi hayata yeniden kazandırılmayı bekliyorlar. Evlerine konuk olduğumuz genç çift bu hazineyi erkenden keşfetme şansına sahip olmuş. Hala mahalle ruhunu koruyan Ortaköy sokakları onların en büyük avantajı. “Herkes birbirini tanıyor, camlarda bakınan teyzeler birçok güvenlik sisteminden daha etkililer diye düşünüyorum. Çok merkezi, neredeyse tüm ihtiyaçlar trafiğe girmeden, yürüme mesafesinde çözülüyor” diyor Zeynep. Burayı ilk gördüklerinde, 50 yıldır boş, yıkılmak üzere bir binaymış. Uygar, Zeynep’e o zamanlar zemini delik şimdiki yatak odalarında evlenme teklif etmiş. Bu romantik teklifle başlayan, evin yenilenmesiyle büyüyen hikayelerinde tam bir iş bölümü yapmışlar. Bu evi yeniden hayata döndürürken işin teknik kısmıyla Uygar, estetik kısmıyla da Zeynep ilgilenmiş. Zira Zeynep tasarım üzerine kurulu hayatı gereği daha estetik düşünüyor, Uygar ise Mühendislikten gelen bir düşünce yapısıyla daha teknik çözümlemelerde bulunabiliyor. Yani dekoratif ve mimari anlamda da başarılı bir işbirliği söz konusu bu evlilikte.
[imagebrowser id=17]