Doğadan ilham alan tasarımını farkındalık ve sürdürülebilirlik anlayışıyla özel kılan Meyer Davis Studio imzalı Miami 1 Hotel South Beach’i keşfe çıkıyoruz.
Bir an için ultra lüks bir otelin tasarımıyla “Bana bak!” diye bağırmadığını, sessizce kendinize bakmanızı söylediğini hayal edin. Bu pek sık rastladığımız bir durum değil. Miami’deki favori otelimiz 1 Hotel South Beach’in yansıttığı dünya görüşünü: “1 Hotel South Beach, insanların büyüleyici bir deneyim olan doğaya yeniden bağlanmasına olanak vermek için tasarlandı” sözleriyle anlatıyor Starwood Capital Group CEO’su ve başkanı Barry Sternlicht.
Burada doğa, konukların geliş, gidiş, uyuma, yemek yeme, rahatlama, etkileşim içinde olma biçimini ve hislerini şekillendiriyor. Miami’deki ünlü South Beach’in kalbinde, Collins Avenue’daki bir şehir bloğunu kaplayan 1 Hotel South Beach’in Atlantik Okyanusu’na bakan 185 metrelik el değmemiş sahil şeridi bulunuyor. Okyanusun yanı sıra Biscane Bay ve Downtown Miami’nin de eşsiz görünümlerini deneyimlemeye imkân veren konumuyla fark yaratan otel, şehrin en iyi alışveriş noktaları ve gece hayatının popüler mekânları ile çevrili. Lincoln Road, Ocean Drive, Miami Beach Botanical Garden, Bass Museum of Art ve New World Center arabayla sadece beş dakika uzaklıkta.
Lobiye adımınızı atar atmaz duyacağınız okyanus sesi, bu huzurlu kaçış yerinin müziği adeta. 2015 yılının Mart ayında 1 Hotel South Beach olarak yeniden açılan otelin iç mekân tasarımındaki her detay, stil, konfor ve lüksten ödün vermeden, dışarıyı içeriye getirmek üzerine kurulmuş. Will Meyer ve Gray Davis ortaklığındaki New York merkezli ünlü stüdyo Meyer Davis, otelin dizaynına, restoran ve spor salonunun tasarımına öncülük etmiş. Ortalama büyüklüğü 65 metrekare olan 426 odaya sahip otelin kalmak isteyeceğiniz odası kesinlikle Presidential süiti. Beach House olarak da bilinen bu yedi odalı inziva yeri, 325 metrekarelik iç ve dış mekâna sahip. Presidential süiti, iki ayrı balkonundan panoramik okyanus manzarası sunuyor.
barı Drift, Kaliforniyalı şef Matthew Kenney’in sağlıklı vejetaryen yemeklerinden oluşan Plnthouse, havuz kenarı restoranı The Sand Box ve lobide yer alan Nativ
Made kafe de diğer seçenekleriniz arasında.
Meyer ve Davis ikilisi otelin tasarımını gerçekleştirirken, yıldız mimarların ilk bakışta göze çarpan iddialı jestlerinden uzak durmuş. “Burası ben merkezli mimarların güncel tasarımlarının anti tezi. Dokular ve tonlar doğayı yâd ediyor” diyor Meyer. Tipik South Beach Art Deco estetiğinden son derece farklı olan Meyer Davis dizaynı ilhamını plaj topluluklarının doğa ile iç içe sade hayatlarından ve sörfçü barakalarından alıyor. Malzeme olarak mantar, Cava tik mobilyası ile yalos, patine meşe, ağartılmış ceviz ve akçaağaç gibi geri dönüştürülmüş ahşaplar öne çıkıyor. Cilalı zeminler ve mercan taşı gibi yerel materyaller bir araya getirilmiş. Otel odalarında ve kamusal alanlarda otelin ruhuna uygun çizgideki zanaatkârların ve markaların mobilyaları tercih edilmiş. Okyanus manzaralı odaların dekorasyonu, %100 pamuk Keetsa yatak, doğal pamuktan örgü havlu, bornoz ve çarşaflar, geri dönüştürülebilir kapsüllü Nespresso kahve makinesi, taze ve organik ürünlerin yer aldığı mini bar, doğal formüllü içeriklere sahip özel yapım banyo ürünleri ile tamamlanmış. Filtrelenmiş içme suyu akan musluklar, teknoloji harikası enerji tasarruflu ısıtma ve soğutma sistemi gibi ince dokunuşlar doğayı geniş odalara getiriyor. Yükseltilmiş platformlar üzerindeki yataklar sonsuz konfor vadediyor. Geri dönüştürülmüş Calcatta mermerinin kullanıldığı banyolar, el yapımı beton lavabo, tik ağacı tuvalet masası ve el yapımı üfleme cam avizeler ile old
LEED sertifikalı bir projeolan 1 Hotel South Beach’de sürdürülebilirlik ilk sırada geliyor. Otelin doğadan ilham alan felsefesini her yerde
hissetmek mümkün.
Debora Aguiar gerçekleştirmiş. Otelin her tarafına yayılan ve adeta yaşayan bir sanat sergisi görevi gören yeşil alanları ise Plant the
Future yaratmış.
Hazırlayan : EMİNE GÜREL
Fotoğraf : ERIC LAIGNEL
