Kusursuz stil, altın lokasyon ve Michelin yıldızlı bir mutfağın mükemmel birleşiminden oluşan Berlin’in Das Stue otelini keşfe çıkıyoruz.
Tarihin modern bir tarzla buluştuğu Berlin’in lüks butik oteli So Berlin Das Stue otelini anlatmaya nereden başlasam? Burası deve kuşlarını gözetleyebileceğiniz, Michelin yıldızlı Katalan ünlü şef Paco Perez’in usta ellerinden çıkan dokuz çeşit yemek yiyebileceğiniz ve Berlin’in en iyi semtlerine kolayca ulaşabileceğiniz muhteşem bir yer. Şehrin merkezinde, Berlin’nin doğu ve batısı arasındaki diplomatik bölgede bulunan Das Stue oteli, Berlin Zoo ve Tiergarten Park’a komşu park kenarı konumu ile son derece sessiz ve huzurlu.
Das Stue kulağa her ne kadar Almanca bir kelime gibi geliyor olsa da esasen Danca ve anlamı da ‘oturma odası’. Bir zamanlar Danimarka büyükelçiliğine ev sahipliği yapmış olan otelin ana binası 1938 yılında, Berlin’in Harrods’a cevabı niteliğinde olan KaDeWe mağazasının da yaratıcı ismi Alman mimar Johann Emil Schaudt tarafından inşa edilmiş. Otelin lobi, bar ve restoranına eşi benzeri olmayan bir atmosfer kazandıran artistik direktör ise iç mimarlık dünyasının virtüözü İspanyol Patricia Urquiola: “Das Stue otelini ilk defa ziyarete gittiğimde hayvanat bahçesindeki deve kuşları dikkatimi çekmişti ve burasının çok özel bir yer olduğunu düşünmüştüm. Aklımda hayal ettiğim görüntü kaliteli bir mimari, tarihi miras ve modern mimarinin birbirleriyle birleşimden oluşan lüks bir evdi” diye anlatıyor ünlü mimar Das Stue oteli hakkındaki ilk izlenimlerini.
Otelin restoran ve barı gibi kamusal alanlarının iç mimari tasarımını gerçekleştirirken temel amacının konuklarla sanki bir arkadaşlarının evindeymişçesine samimi bir atmosferi paylaşmak olduğunun altını çiziyor. Parke zemin desenlerini ahşap ve bakır gibi doğal materyaller ve hafif retro bir stil ile birleştiren ünlü mimar, ortama sıcaklık katmak içinse renkli halılar kullanmış. Ünlü tasarımcı, otel misafirlerini oturup rahatlayabilecekleri sandalye, kanepe ve minderlerden oluşan muhteşem bir koleksiyonla şımartarak amacına ulaşmayı başarmış.
Otel restoranının şık yemek alanının Berlin’in ünlü hayvanat bahçesine dönük olan bölümünü yüksek kalitede materyaller kullanarak ağırbaşlı lüks bir stille donatan Urquiola, açık mutfağa bağlı alanda ise konukların bakır çanaklardan oluşan muhteşem bir ışıklandırmanın altında oturabilecekleri bir yemek yeme bölümü oluşturmuş. Otelin The Casual&Terrace adlı restoranında ise odanın gün ışığı ile dolmasını sağlayan büyük abajurlar, canlı renkler ve göz alıcı tasarımlar kullanmayı tercih eden Urquiola, otelin tarihi kısmındaki alanlarının kreasyonunda mimar Emil Schaudt’a itibar göstererek ilerlemeyi tercih etmiş:
“Çalışmamın binanın sesini ve haşin duruşunu yansıtmasını istedim.” Bu nedenle otelin girişindeki haşmetli merdivenleri muhafaza etmiş ve kontrpuan olarak da burada sıcak ve sakin bir atmosfere sahip küçük bir kütüphane yaratmış. Ana binanın ön tarafında, merdivenlerin hemen yanında konumlanan bu üç katlı kütüphanede zaman geçirmenizi ve son derece geniş tasarım kitap koleksiyonlarını incelemenizi mutlaka öneririm. Otelin sahip olduğu 78 konuk odasının iç mimarisini gerçekleştiren İspanyol tasarım ofisi LGV Arquitectura, odaların dekorasyonunda Studio Urquiola’nın sanatsal yönünü ve tasarım konseptini takip etmiş. Modern parlak yüzeyler ve zengin kumaşlar ile tasarlanan son derece yüksek tavanlı konuk odalarında ana tasarım unsuru olarak odaların panoramik pencerelerinden görülen Berlin Hayvanat Bahçesi kullanılmış. Odalarda kullanılan klasikleşmiş mobilyalar modern bir tasarım anlayışı ile birleşerek son derece hoş bir görüntüye ulaşmış. Yumurta sarısına açılan doğal tonlar ve materyaller pürüzsüz beyaz yüzeylerle eşlenerek, koyu meşe zemin döşemeler panoramik cam pencerelerle buluşmuş. Böylece iç mekân dış mekân ile son derece uyumlu hale gelmiş.
Paco Perez’in otelde yer alan Avangart Katalan Akdeniz Mutfağı’na sahip Cinco by Paco Perez restoranı, etkileyici sıcak ve modern tasarımı üst düzey yemeklerin birleşiminden oluşuyor. İspanya’daki iki restoranı ile zaten dört tane Michelin yıldızına sahip olan ünlü şef; açılmasını takip eden sene içerisinde burası ile koleksiyonuna bir tane daha Michelin yıldızı eklemeyi başarmış. Restoranın etkileyici avangart tadım menülerinden özellikle dokuz çeşit yemekten oluşan Gran Viaje’ı tatmanızı öneririm. Perez’in The Casual&Terrace adlı restoranında sunduğu yemekleri Cinco’ya nazaran daha mütevazı olsa da İspanyol Tapas stili menüsü ile buradaki yemekler de son derece lezzetli.Otelin 14 metre büyüklüğündeki ısıtmalı iç mekân havuzuna, üç bakım odası ve bir Fin saunasına sahip inci beyazı Susanne Kaufmann Spa’sına uğramanızı ve burada uygulanan ve geleneksel Çin terapilerinden ilham alan bakımlarını denemenizi de tavsiye ederim. Son olarak konukların otel barının terasından doğrudan girişe sahip oldukları Berlin Zoo’yu, Tiergarten’ı, kısa bir yürüyüş mesafesi uzaklığında olan Berlin’in şirin The Landwehr Canal’ını, kafeleri, restoranları, mağazaları ve turistik yerleri ile Charlottenburg’u ve ünlü KaDeWe alışveriş merkezinin bulunduğu Kurfürstendamm alışveriş caddesini hazır bu kadar yakınızdayken mutlaka gezin derim.
Hazırlayan : EMİNE GÜREL