İlk başlarda sakinliğinden dolayı kaygılarım vardı ancak gidip geldikçe buranın asıl değerini anladım ve bir dönümlük bu arsayı satın aldım. O dönemler İstanbul’da yaşıyordum ve aslında evin inşaatına bu kadar kısa zamanda başlayıp bitirmek gibi bir planım yoktu. Daha ziyade ileride, emeklilikte değerlendiririm diye düşünmüştüm. Ancak İstanbul’dan ayrılma planlarım netleşmeye başladıkça burayı düşündüğüm zamanlamadan önce bitirme çabam da oluşmaya başladı. Hem şehir değiştirip bambaşka bir
hayat kurmanın ve yeni bir işe başlamanın verdiği maddi sorumluluklar, hem de aceleye getirmeden gerçekten içime sinen bir ev ortaya koymak çabası ile inşaat toplamda üç senede tamamlandı. Bir iki ay içinde de arsanın çevre duvarları ve misafir evi bitti. Sonra geri kalan tüm inşaat süreci boyunca bu misafir evinde yaşamaya başladım ve o küçük fakat bahçesi ve kalbi büyük misafir evinde hayatımın en güzel günlerini geçirdim” diyerek sözlerine devam ediyor. Ev sahibi evin mimarisi konusunda her zaman çok netmiş. Organik formları çekici bulmadığı için başından beri kenarı köşesi belli, net ve temiz formlu bir ev hayal etmiş. Mutfak ve salonun da ihtiyaçları ve yaşam şekli dolayısıyla büyük olması gerekiyormuş. Böylece, arsanın konumu, mimari anlayış ve ihtiyaçlarının tam bir listesiyle çalışmış olduğu Mimar Ersan Öktür’e gitmiş ev sahibi. “Kısa bir zaman içinde birkaç opsiyon için ofisinde toplandık.