Mutfak ve sofraların öncü markası Karaca ile dünya tasarım arenasının önemli isimlerinden Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer arasında gerçekleşen iş birliği, minimal ve eşsiz bir koleksiyona hayat verdi.
Hazırlayan: Işıl Karahanoğlu
Karaca’nın yeni koleksiyon projesi için Sarıyer Design’ın kurucuları Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer ile iletişime geçmesi, uzun süren bir araştırma ve Ar-Ge çalışmasını beraberinde getirmiş. Yedi yılın ardından, doğanın mükemmel geometrisinden ilham alan, hassas işçilikle hazırlanan zarif tasarımlar ortaya çıkmış. Yemek takımı, çerezlik, çatal kaşık ve bıçak takımı, kahve fincanları, meşrubat ve su bardağı olmak üzere her türlü ihtiyaca yanıt veren koleksiyonu yakından tanımak için değerli tasarımcılarıyla bir araya geldik.
Sofra koleksiyonunda her bir parça doğadan etkilenerek tasarlanmış. Tasarım süreci nasıl şekillendi?
Tasarladığımız ürünlerin görsel hâkimiyetinin çok fazla olmasını istemiyoruz. Bulunduğu ortamın genel görüntü dengesini değerli hale getirmesi önceliğimiz. Atmosferik potansiyel olarak adlandırabileceğimiz bu dengeyi ve ürünün işlevini ön planda tutuyoruz. Bu sayede tasarımlar daha iyi performans gösteriyorlar.
Doğanın hareketlerine ve formlarına gönderme yapan parçaların ayrıca bir bütünlük oluşturmalarını nasıl başardınız?
Doğanın kusursuz dengesini anlamak bir yolculuk ve bir anlamlandırma biçimi. Bu kusursuz denge, zıtlıklar prensibiyle dengeyi elinde barındırıyor. Böylece, “kusursuzluk da bir kusurdur” mantalitesinde, basit ancak derin bir düşünce ile bize geri dönüyor. Her bir kusur, zincirleme olarak bir araya geldiğinde mükemmel uyumu yaratıyor. Biz de zıtlıklarıyla, ancak matematiğin işlediği kusursuz doğa formlarından ilham alarak bütünü oluşturmak istedik. Her bir parça doğanın bir yansıması, eşsiz uyumun sofraya dokunuşu. Dolayısıyla her bir tasarım bütünüyle ele alındığında birbirini tamamlıyor.
Sofra koleksiyonu gibi günlük hayatımıza birebir etki eden tasarımlar üzerinde çalışırken neye önem verirsiniz?
Aslında yaptığımız proje bir nevi “keep it simple” anlayışı ile şekilleniyor. Teknolojinin bize sağladığı kolaylıkları, doğanın matematiğiyle buluşturuyoruz ve bunun içerisine estetik perspektifimizi ekliyoruz. Tasarım algımızı ilk defa Karaca ile sofra kültürü üzerinde yoğunlaştırdık ve farklı bir alanda var olmaya gayret gösterdik. İki tarafın da amacı aynıydı aslında; sofra kültürünün yüzyıllardır var olma sebebi olan “buluşturma” ve “bir araya getirme” kültürü. Bu kültüre ayrıca doğanın formlarını ekledik. Dolayısıyla mobilyanın merkezinde olduğumuz var olma sebebimizi, bu kez aynı düşünce ile sofraya taşımış bulunduk.
İlerisi ile ilgili planlarınız ve üzerinde çalıştığınız projelerden bahsedebilir misiniz?
Önümüzdeki dönemde ortaya çıkmış olacak Derin Design’ın yeni mobilya koleksiyonunun ürünleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz.
