Her alanı doğa ile baş başa olmak üzere kurgulanan Yiğit Vaytaş Interiors tasarımı muhteşem bir yaşam alanına davetlisiniz. Tüm canlıların orman içerisinde özgürce hareket ettiği, ağaçların ve bitkilerin sarmaladığı Daddy’s Farm, başka bir dünyanın mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Silivri’nin Kurfallı bölgesinde konumlanan Daddy’s Farm, 226.000 metrekarelik alana yayılan müthiş bir çiftlik projesi. Yiğit Vaytaş Interiors ekibinin her noktasında doğa ve canlılara saygı duyarak tasarladığı projedeki mekânlar, ev sahibi ve misafirlerinin konfor ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir otel konseptinde kurgulanmış. “Projenin temelinde ev sahibimizin, ailesinin ve konuklarının yaşam kalitesini artırmak vardı. Mekânsal boyutta otel konforunun hissedilebileceği bir proje oluşturduk. Bunların haricinde alternatif açık hava ve yaşam alanları planlayarak, bütün mekânların doğa ile iç içe olmasını sağladık” diyor İç Mimar Yiğit Vaytaş.
Ev sahipleri ile tanışmaları 2017 yılında Alaçatı’da tasarımını yaptıkları bir restoran projesi vesilesi ile olmuş. Bundan sonraki süreçte ilk toplantılarını arazide keşif yaparak gerçekleştirmişler. Ardından hummalı bir çalışma başlamış ve ilk olarak Konak Evi’nin tasarımını yaparak 2017 yılının sonlarına doğru inşaat sürecini başlatmışlar. Projenin son aşaması pandemiye denk gelmiş olsa da yoğun çalışmalar sonucunda 2020 yılının eylül ayında projeyi teslim etmişler. “2017 yılında projeye başladığımızda burası sadece bir arazi idi. Bu da bir tek mekânsal altyapı ihtiyaçlarını değil tüm arazi genelindeki altyapı ihtiyaçlarını çözmemiz anlamına geliyordu. Bütün bunları planlarken sadece insanlar için değil tüm canlılar için düşünerek tasarım yapmak istedik. Bu sebeple tüm fonksiyonel ve konforlu çözümlerin çevreye etkenlerini ayrı ayrı düşünerek, sabırla izleyerek ve alanı özümseyerek doğru bir işleyiş çıkarabildik” diyor Vaytaş. İç mekân tasarımları kadar dış mekânlardaki kurgu ve dağılımların akışkan olmasının çok önemli olduğunu belirtiyor.
“İç mekân kurgularını oluştururken en çok doğal ışıktan faydalanmak istedim. Bunun için Konak Evi’mizin tasarımını yaparken iç avlu oluşturarak tüm koridor ve yaşam alanlarını maksimum şekilde doğal ışıkla ilişkilendirdim. Bununla birlikte bir diğer isteğim de çiftliğin yeşil doğasını hissedebilmek için tüm misafir evlerinde ve Konak Evi’nde geniş pencere açıklıkları yaratmaktı. Bu sayede doğadaki canlılarla her an ilişki kurulmasını sağladık.”
Dış mekân planlamalarında tek değerlendirme göz estetiği ya da görsellik olmamış. Mesela, hurma ve zeytin ağaçları ile çevrelenmiş neredeyse 2000 metrekarelik karşılama alanının peyzaj tasarımını yaparken temel düşünce, orman içindeki bir yürüyüşün ardından doğanın sesleri eşliğinde dinlenilebilecek bir mekân yaratmak olmuş. Aynı zamanda bir davet verildiğinde misafirleri karşılayan etkileyici bir alan olması da düşünülmüş. Adeta bir kasaba ölçeğindeki proje dâhilinde bir Konak Evi, orman içerisinde yedi ayrı misafir evi, Atlı Spor Evi, Havuz Evi, Kuş Cenneti, At Menanjları ile geyik ve karacaların orman içinde yaşadığı mekân bulunuyor. 960 metrekarelik konakta ve misafir evlerinde kumlanmış masif köknar ağacı, patinato ve kenar kırma işlemleri yapılmış doğal taşlar, sıva görünümlü boyalar kullanılmış. Perde ve döşemelik kumaşlarda doğal keten tercih edilmiş. Tüm mekânlarda aynı renk paleti ve dokulardan yararlanılmış.
“Bunları tercih etmemizin sebebi yaşanmışlığı ve dokuları hissetmek istememizdi. Bu projede sadece iyi projelendirilmiş ve güzel döşenmişten öte, iyi hissettiren mekânlar yaratmak istedik.” Konak Evi’nin salonu, şömine bölümü, oturma alanı ve ayrı bir cep içinde yer alan yemek kısmı olmak üzere üç farklı işleyişe göre bölümlendirilmiş. Bu kurgusal akış ile mutfakla bağlantı kurulmuş. Salonda doğal malzemeler, desenli kumaşlar ve renkli antikalarla eklektik bir tarz benimsenmiş. Buna karşılık beş adet yatak odasında ise daha dingin bir stil ile kontrast oluşturulmuş. Aile bireylerine ait odalar koridor geçişinde yer alıyor.
Orman içinde konumlandırılmış olan misafir evlerinde ise yapısal malzemelerde aynı ürünler tercih edilmiş olsa da dekorasyonlarında her bir ev kendi içerisinde bağımsız bir şekilde farklı konseptlere göre düzenlenmiş. Tüm sabit mobilyalar özel üretim olarak Yiğit Vaytaş Interiors atölyelerinde üretilmiş. Proje kapsamında kullanılan kapılar, köknar ağacından elde edilen 3 metre 20 santimetre yüksekliğe sahip masif ahşaplardan imal edilmiş. Bu süreçte ürünler fırın kurutulması hariç uzun süre doğal kurutma yöntemleri ile kurutulup, imalatlarına ondan sonra başlanmış. Köknar gibi yumuşak ağaçlarda farklı koruma yöntemleri yapılmış, kumlama uygulaması ise sonra gerçekleştirilmiş.
Yemek masası ve orta sehpalar 4 metre 60 santimetre uzunluğunda masif kestane ağacından elde edilmiş. Proje özelinde sadece oturma elemanları gibi mobilyalar sipariş ile getirtilmiş. Konak Evi’ndeki Ralph Lauren, Bernhardt, Caracole koleksiyonlarından parçalar ICA’dan alınma. Misafir evlerindeki tüm sabit mobilyalar da Konak Evi’ndeki gibi özel üretim, oturma elemanlarında ise Mudo Concept ile iş birliği yapılmış.
Özel üretim aydınlatmalara Özartaş Avize’den alınan parçalar eşlik ediyor. Mutfak ve banyolarda da doğallık teması devam ettirilmiş, bu sebeple herhangi bir ıslak hacimde seramik tercih edilmemiş. Evde Muzaffer Akyol ve Nilay Özenbay imzalı eserler yer alıyor.
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraf: Fevzi Ondu