Ana SayfaEn Yeniler & TrendlerDIOR RÜYASINA AÇILAN KAPI

DIOR RÜYASINA AÇILAN KAPI

Efsanevi Modaevi Christian Dior, 1946’da taşındığı muhteşem binasına tekrar geri dönüyor. Tarihe, yaratıcılığa ve zanaata tanıklık eden 30 Avenue Montaigne, Paris’e yolu düşen herkesin bundan sonra uğrayacağı ilk adres olacak.

Christian Dior, “Buraya taşınmalıyım. Başka hiçbir yer olamaz!” dedikten sonra, 15 Aralık 1946’da Dior Evi’ni resmi olarak 30 Avenue Montaigne’de açıyor. Birkaç hafta sonra da, devrim niteliğindeki New Look ve Miss Dior parfümleri bu adresten çıkıyor. Yıllar içinde, devasa odalarında unutulmaz defileler gerçekleşiyor ve Marlene Dietrich gibi isimler görkemli merdivenlerinde süzülüyor. 75 yıl boyunca Fransız zarafeti ve haute couture’ün sembolü olan bu 10.000 metrekarelik muhteşem bina, tarihteki özgün ve büyüleyici niteliklerini tekrar ortaya koymak için, iki yıl süren bir renovasyonun ardından, modern bir görünüm ile geri dönüyor.

Mimar Peter Marino butiği, birçok farklı oyunun sahneye konabileceği bir tiyatro gibi düşünerek tasarlıyor. Modacının çalışma odası ve defileye çıkmak üzere hazırlanan modellerin giyinme odası “La Cabine” gibi bölümler olduğu gibi muhafaza ediliyor. Aynı zamanda, ziyaretçilerin kendilerini 1950’li yıllarda bir defile izler gibi hissedeceği sergi alanları yaratılıyor. Christian Dior’un sanata olan merakı, özel olarak sipariş edilen veya seçilen sanat eserleriyle, 3 kata da yansıtılarak mekânı aynı zamanda bir modern sanat müzesine dönüştürüyor. Yuvarlak yapının tam ortasında, tasarımcı Paul Cocksedge’in uçuşan kâğıt yaprakları şairane bir enstalasyon olarak yerini alıyor. Sanatçı Isa Genzken’in uzayıp giden gül tasarımı, Christian Dior’un bahçelere ve çiçeklere olan ilgisinin bir temsili gibi adeta.

Ziyaretçiler, Belçikalı peyzaj mimarı Peter Wirtz tarafından tasarlanan 3 ayrı yeşil alanın keyfini sürerken, doğa tutkusu daha çocukken Granvile’deki aile evinin gül bahçesinde başlayan modacıyı da kuşkusuz anacaklardır. 30 Avenue Montaigne’e açılan ‘Monsieur Dior’ restoran ve ‘La Pâtisserie Dior’ kafenin, kendisi de bir gurme olan Christian Dior’un doğal bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. Ünlü şef Jean Imbert menüleri oluştururken, Dior Evi’nin mirasını ve tarihini yansıtarak, Fransız yaşam sanatını somutlaştırıyor. Guy Limone’un Dior arşivleri ve kendi kişisel koleksiyonundan binlerce görseli araştırarak oluşturduğu özel bir enstalasyon restoranın duvarlarını süslerken, kafe ise dışarıdaki muhteşem gül bahçesine bakıyor.

Fransız misafirperverliğini yaşamak isteyenler için, Peter Marino tarafından tasarlanan La Suite Dior’u da ayrıca öneriyoruz. Üstelik bu süiti rezerve etmek, 30 Avenue Montaigne’in anahtarına da sahip olma ayrıcalığını veriyor. Başka hiçbir yerde yaşanamayacak bu deneyim, aklınıza gelebilecek her türlü kişiselleştirilmiş hizmeti ziyaretçilerine sunuyor; Salon Historique’te samimi bir partiden mücevher atölyesinin gezisine ve bütün gece sürecek bir alışveriş etkinliğine kadar.

Hazırlayan: Işıl Karahanoğlu

Fotoğraf: Kristen Pelou

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR