Mimari projelerin yanı sıra masadan vazoya, ayakkabıdan kuaför koltuğuna her şeyi ama her şeyi tasarlayan Zaha Hadid, ünlü Alman tersanesi Blohm+Voss için çizdiği megayat tasarımıyla yeniden gündemde. Hadid’in imzası olan akışkan kıvrımlarla tasarladığı yatı, daha önce hiç görmediğimiz bir deniz dibi canlısını andırıyor.
Yıllar önce bir üniversitenin iç mimarlık bölümü öğrencilerinin yat tasarımı ödev jürisinde yer almıştım. O yıla dek henüz birkaç tekne görmüş, internette incelemek haricinde tekneleri yakından tanıma şansı bulamamış gençlerin tasarımları hiç de fena değildi. Özellikle kıvrımlı ve dairesel öğelere yer veren dekorasyonlar diğerlerinin arasından sıyrılıyordu. Sonraki günlerde, teknelerin mühendislik açısından zorunlu köşeli gövde yapılarının neden bütüne yayılmak zorunda olduğu konusunda epey kafa yordum. Bir tarz olarak bazı tasarımcıların keskin hatları tercih etmeleri bir şeydi, ama bütün tasarımcıların aynı yolda yürümeleri başka bir şeydi. Belki de her ne kadar uçuk kaçık olursa olsun tasarımcılar kendilerini, tekne tutkunlarının alışkanlıklarını zorlayacak kadar cesur hissetmiyorlardı.
Akışkan stiliyle her tür mimari yapıya özgün bir ruh üfleyen Zaha Hadid’in tasarladığı megayatı görünce, yıllar önce aklıma takılan bu soruya bir yanıt bulmuş oldum. Ünlü mimarın, kendisi kadar ünlü Alman megayat tersanesi Blohm+Voss için tasarladığı 128 metrelik tekne, bütün kalıpları zorluyor. Tıpkı daha önce aynı tersanenin inşa ettiği Philippe Starck tasarımı “A” isimli 120 metrelik denizaltı görünümlü megayatı gibi, Hadid’in tasarımı da görsel olarak bir tekneden beklenen çizgileri ortadan kaldırıp yerine yeni bir yaklaşım getiriyor.
Denizden yat çıksa…
128 metrelik megayat “The Unique Circle Yachts” ismi verilen ve her biri 90 metre uzunluğunda olacak beş megayatlık serinin hem amiral gemisi hem de prototipi. 2013 yazında kamuoyuyla paylaşılan tasarım, 19 Mart 2014’te Hong Kong’da düzenlenen törenle Asya-Pasifik bölgesinin etkili, saygın ve tabii ki zengin isimlerine özel olarak tanıtıldı.
Zaha Hadid’in bunca yıllık kariyerinde özgün bir imza haline getirdiği birbirinin içinden geçen, diğerinin içinde kaybolan ama başka bir noktada tekrar ortaya çıkan ve toplu olarak bakıldığında da yaşayan bir organizmayı andıran o kıvrımlı bütününü, 128 metrelik megayatta adeta çılgınca bir dışavurumla sergilediği görülüyor. Bu tekneyi denizde görmek, bugüne dek hiç kimsenin varlığından haberdar olmadığı bir derin deniz canlısının ortaya çıkışına tanık olmak kadar hayret uyandırıyor. Hadid, teknenin tüm açık alanlarına hâkim olan akışkan formunu iç mekânlara, özellikle de teknenin ana güvertesindeki salona da yansıtmış. Dahası hiç durmadan akan kıvrımlı düzeni iç dekorasyonun bütün öğelerinde var etmekten çekinmemiş. Ünlü mimarın yapmak istediği şeyin, üzerinde bulunduğu denize hiçbir şekilde ait olmadığı belli bir kütle yerine, hem dışı hem de içiyle yaşam kaynağı denizden çıktığı izlenimi veren bir yapıt ortaya koymak olduğunu düşünüyorum. Megayatın ters baş formu megayat mühendisliğindeki son modaya uyum sağladığı gibi tekneyi bir bütün olarak, gözleri önde değil de genelde sağda ve solda bulunan deniz canlılarıyla bağdaştırmayı kolaylaştırıyor.
“Jazz” yapıyorlar
Ne var ki bu form, bir megayat sahibi olmak isteyenler için de denizde tekne görmekten hoşlananlar için de kolay hazmedilebilecek bir lokma değil. Bir konsept olarak kabul göreceği kesin ama Zaha Hadid’in akışkan kıvrımları neredeyse bir seri üretim kalıbı gibi kullandığını bu teknede de göstermesi, ünlü mimarın daha az ve öz iş yapmayı bir kere daha düşünmesi gerektiğini gösteriyor bana göre.
Nitekim kendisi veya ekibi ya da tersane yetkilileri de böyle düşünmüş olacaklar ki 90 metrelik teknelerde, 128 metrelik prototipten çok farklı ve daha geleneksel bir gövde yapısıyla tasarlandıkları dikkat çekiyor. Ancak Hadid, 128 metrelik prototipte yarattığı organizmayı bu teknelerin de gövdelerinin ortasından kıç taraflarına kadar olan kısma hâkim kılarak temasından taviz vermemekte kararlı olduğunu kanıtlıyor. Blohm+Voss’un inşa edeceği yatlar okyanus geçebilecek donanıma sahip olacak. Uzunluğu 90, genişliği 16 metre olan bir “Unique Circle”, her biri 2.900 bg’lik dizel motoruyla en fazla 16 knot (saatte 18,4 deniz mili) hız yapabilecek. 14 knot’lık ortalama hızdaki menzili ise 5.000 deniz milini bulacak. Serinin ilk teknesi “Jazz” için ismi açıklanmayan bir multimilyarderle anlaşma imzalandığı fısıldanıyor.
[imagebrowser id=1548]