İstinye’deki 400 metrekarelik dubleks daire, malzeme ve formların zengin kullanımıyla escapefromsofa imzasını taşıyor. Tasarımı dört ay, uygulaması altı ayda biten ev, A’dan Z’ye mimari ve iç mimari tüm yaratım süreciyle yeniden doğmuş.
Hazırlayan: Gökçe Karaman Önemci
Fotoğraf: İbrahim Özbunar
İstanbul’un boğaz hattına yakın bölümlerindeki evlerin, kendine has bir ruhu var elbette. Çoğu zaman manzara çoğu zaman mimarisi ile… Bu yaşanmışlığın ise zamanla günümüze ve günümüz ihtiyaçlarına başarılı bir uyumlanma sürecine ihtiyacı var. escapefromsofa’nın kurucu ortaklarından Mahmut Kefeli ile yaptığımız İstinye evi projesi sohbetinde tam da böyle bir örnekle karşı karşıyayız.
Tepeden tırnağa yenilenmiş, baştan kurgulanmış ve tazelenmiş bir evin günümüz görünümüne tanık oluyoruz. Yaklaşık iki yıl önce biten evin projesinde oldukça kısa bir zamanda tamamlanan planlı bir çalışmanın tüm detaylarını görmek mümkün. İstinye’deki bu evin projesi 2022 yılında başlamış. Ev sahipleri, evin tamamen yıkılıp altyapı da dahil olacak şekilde baştan yapılmasını istemiş. Talepleri, genel olarak altyapı eksikliklerinin ve izolasyon sıkıntılarının çözülmesi ve escapefromsofa’nın güncel tasarım anlayışından yola çıkarak nitelikli bir proje üretmesi üzerine olmuş.
Tüm bu bakış açısından hareketle ev sahiplerinin evin içerisindeki istekleri de göz önünde bulundurularak yepyeni bir proje için çalışılmaya başlanmış. 400 metrekarelik bu dubleks dairede, alt kat ve üst kat maksimum bir verim içinde konumlandırılmış. Evin alt katında salon, misafir banyosu, oyun odası, yardımcı odası ve yardımcı banyosu var. Aynı zamanda teras ve bahçe kullanımının da olduğu bu katta, dışarıyla bağlantı oldukça keyifli. Üst katta ise yine dış mekân kullanımı balkon ile sağlanmış. Yanı sıra ebeveyn odası, iki çocuk odası ve bir çalışma odası üst katta düşünülmüş.
Evin içindeki bu yerleşim, aslında dairenin eski yerleşimiyle benzer bir durumdaymış. Fakat tamamen yıkılarak yeniden yeni hali için kurgulanmış. İç mimari kısmından önce bu mimari kısımda evin tüm altyapı, elektrik, mekanik, parke, mermer, sabit ahşap, hareketli ahşap, aydınlatma kullanımları baştan yapılmış. Sonrasında sıra evin dekorasyonuna gelmiş. Evin genelindeki parkeler İtalyan Bassana markasından tercih edilmiş, uygulamayı ise Parkfloor firması yapmış. Zeminlerde Claros Grey adlı mermer de kullanılmış, bu kısmın da çalışması Mermeras ile olmuş. Evin genelinde tanıdık malzemelerle ama alışılmışın dışında görünümler var. Bu güçlü arka planların her biri ayrı bir kurguya sahip. Örneğin metal beyaz kitaplık, ahşap duvar uygulamaları ve beton görünüme sahip duvar niş uygulamaları… Tüm bu detaylar için ortak bir dil oluşturulmuş.
“Esasında her projemizde olduğu gibi bu projede de yine doğal malzemeler ile tasarım dilimizi oluşturmaya gayret ettik. Bunu yaparken birbirinden farklı formları, komplike üretim metotlarını ve tasarımları hayata geçirmeye özen gösterdik. Buradaki amacımız alışılmışın dışına çıkmak ancak bunu yaparken de genel kurgumuzdan uzaklaşmamaktı.” Elbette tüm bu görünümü bir üst boyuta taşıyan sanat eserleri, Nejat Sati, Mehmet Gün ve Ayça Telgeren imzalı çalışmalarla zenginleşip tamamlanmış bir görünüme ulaşmış. Evin içindeki tüm alanların tasarımı ve görünümünü belirlerken ise bir denge kavramı göz önünde bulundurulmuş.
“Bizim için tasarım hep zamansız olmalı, göz yormamalı ve dengeli olmalı. Bu proje özelinde de yine bu üç etken çerçevesinde kalmaya gayret ettik. Nötr tonlar ancak bu tonlarda daha komplike tasarımlar, daha çarpıcı renklerin olduğu noktalarda ise daha yalın tasarımlar üretmeye gayret ettik. Projenin genel ahenginin diğer projelerde olduğu gibi bu projede de özel ve bağımsız olması için çalıştık.” Mahmut Kefeli, kullanımı kolay, genel tasarım çizgisi ve gün ışığının evin içinde akışkan bir rahatlıkla bütünleştiği İstinye evinde tercih edilen görünümü kısaca özetliyor: “Zamansız, yalın ve fakat cesur.”
