Cortney ve Robert Novogratz’ın usta dokunuşları ile yenilenen New York’taki ev, ünlü tasarım ikilisinin vintage parçalar ve sanat eserleri ile yarattığı özgün eklektik dekorasyon stilinin zirve noktası.
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraf: William Waldron
Washington Park’tan sadece birkaç adım ötede konumlanan 1826’da inşa edilmiş bu eşsiz güzellikteki Art Nouveau stilindeki Greenwich Village evinin kaderi, seneler boyunca boş kaldıktan sonra ünlülerin tasarımcısı The Novogratz çiftinin radarına girince bir anda değişmiş. Bir zamanlar aktris Celeste Martin’e ait olan ve pek çok sanatçının uğradığı, özel davetleri ile meşhur simge yapının harap hali, mahalle sakinlerine dahi dert oluyormuş.
Tasarımcılar renginden ötürü pembe ev olarak da bilinen yapının acınası durumunu anlatırken, tavanındaki delikler, dökülmeye yüz tutmuş cephe ve içerideki atıkların sebep olduğu kötü kokuyu andıklarında hâlâ üzüntü duyuyorlar. Ancak ne şans ki Waverly Evi olarak da anılan ev için işler bir anda değişiyor. Cortney ve Robert Novogratz, bu evi satın almadan önce uzun yıllar boyunca Los Angeles’ta yaşadıklarını, pandeminin hemen öncesinde burada renove etmek üzere yeni bir mülk satın aldıklarını ve uzun yıllar boyunca Los Angeles’ta yaşamaya devam edeceklerini düşündüklerini anlatıyorlar. Ancak kalabalık Novogratz ailesi, pandeminin başlaması ile birlikte süreci daha rahat bir ortamda geçirmek adına Massachusetts eyaletindeki Berkshires’ta bulunan tatil evlerine taşınıyor. Pandemi boyunca burada yaşadıkları olumlu deneyimler onlara Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu Yakası’nda yaşamanın ayrıcalıklarını hatırlatıyor ve Los Angeles’a dönmek yerine Greenwich Village’taki bu evi satın alarak yenilemeye başlıyorlar. Covid sürecinin yaratığı tedarik ve diğer tüm işçilik sorunları, renovasyonun 2 yıla uzamasına sebep oluyor. Bu esnada evin yakınlarında kiralık bir evde yaşamaya başlıyor Novogratz çifti ve tüm yenileme sürecinde aktif olarak projenin başında duruyorlar. Bu projede peyzajdan mimariye ve iç mekân tasarımına kadar her şey onlara ait.
Yıkıma başladıklarında dikkatlerini çeken ilk şey, katmanlar halinde iç içe geçmiş duvar kâğıtları oluyor ve yıllar boyunca üst üste gelmiş olan bu sıra dışı katmanlar Novogratz’ların daha sonra The Shade Store için tasarladıkları, perde ve duvar kâğıdı koleksiyonuna da ilham veriyor. 5 kattan oluşan ev, yaklaşık 2.200 m2 alana sahip. Evin odak noktası, 7,5 metre tavanı ve kocaman penceresi ile son derece görkemli bir mekân olan balo salonu. Bu mekân için verilen ilk kararın, şömine rafını parlak sarıya ve pencereleri koyu maviye boyamak olduğunu söylüyor tasarımcılar. Seçilen renkler sayesinde oldukça enerjik bir yaşam alanına dönüşen balo salonuna yerleştirilen zarif mobilyalar nefes kesici bir ortam yaratıyor. Balo odasının yanı sıra evde bir medya odası, geniş bir mutfak, yemek odası, oturma odası, 7 yatak odası ve 7 banyo bulunuyor.
En üst katta Empire State Binası manzarasına sahip bir çatı terası yer alıyor. Büyük etkinlikler için tasarlanan bu alan, evin önceki sahibinin verdiği ihtişamlı partilerin ruhunu yaşatıyor adeta. Aslında bütün evin iç mekân tasarımı bu şenlikli festival ruhuna referans veriyor. İkinci katın hemen girişinde konumlanan oturma odası, mutfak ve yemek alanı ile karşı karşıya planlanmış. Kalabalık davetlerde çocuk ziyaretçilerin de konforu düşünülerek oluşturulan bu mekânlar, Novogratz’ların vintage tutkusunu yansıtan tasarımlara ev sahipliği yapıyor. Arka bahçeye bakan mutfak, Fransız balkonları sayesinde gün ışığını olduğu gibi içeriye alıyor. Bahçedeki ağaçların ve bitkilerin renklerini yansıtan duvar kâğıtları ve tekstiller evin tüm mekânlarında başrolde. Banyolardan yatak odalarına kadar her yere bir renk cümbüşü hâkim. Cortney ve Robert Novogratz onlarla birlikte bu evde yaşayan üç oğullarına kendi odalarını tasarlama imkânı vermiş, her bir çocuk odası birbirinden özel dekora sahip.
Evdeki mobilyalar tüm The Novogratz projelerinde olduğu gibi dünyanın dört bir yanından toplanmış. Cure Thrift’ten alınan imzalı kült parçalar, The Novogratz koleksiyonundan tekstiller ve modern tasarımlarla yan yana getirilmiş. Evin dış cephesini koyu sarıya boyamayı tercih etmiş tasarımcılar, içerideki tüm duvarları ise son derece kaliteli sıva ile tedavi ederek yıkılmak üzere olan Waverly Evi’ni yeniden hayata döndürmüşler.