Ahşabın çevre dostu olma ve kullanıcı ile yarattığı duygusal etkileşim göz önünde tutulduğunda ne kadar dürüst bir malzeme olduğu ortaya çıkıyor. Ahşap mimari ve ürünlerden hazırladığımız seçki ile bu duygu aktarımını sunuyoruz.
Mimari ve ürün tasarımda ahşap kullanımı sürdürülebilirliğin artık bir lüks değil, tam tersine bir gereklilik olduğu zamanımızda çok daha ön plana çıkıyor. Beton ve çelikten üretilen steril mimari her ne kadar modernizmin simgesi olarak algılansa da beton üretiminin çevreye olan etkileri aslında ahşap kullanımının ne kadar doğa dostu olduğunu tekrar gözler önüne seriyor.Bununla birlikte teknolojik gelişmelerin ahşap işlemeye entegrasyonu ile karşımıza dayanıklı ve çevre dostu olmakla birlikte tasarımsal olarak değeri yüksek projeler çıkıyor.
Woodland Sweden bu enteresan projeleri bünyesinde toplarken farklı sergilere de imza atıyor. Bunlardan biri de Mimarlık Haftası kapsamında İzmir’de Equal Spaces Projesi’nin bir parçası olarak gerçekleştirdikleri sergi oldu.Bu ilginç ahşap mimari projelerinden birisi Folded Roof House isimli ev konsepti. Claesson Koivisto Rune Tasarım ve Mimari Ofisi’nin bir projesi olan Folded Roof House Arkitekthus için geliştirdikleri bir konsept. Asimetrik bir çatı konstrüksiyonuna sahip olan ev tek katlı olarak tasarlanmış. Kat planı yatak odaları ile mutfak ve yaşam alanını ikiye ayırıyor. Mimari projenin imzası konumunda olan çatısı teras alanının üzerini de kaplayarak iç ve dış mekânlar arasında birleştirici bir rol oynuyor. Yaşam alanı büyük bir pencere ile dış çevreye ve terasa açılıyor.
İsveç yaşam tarzının olmazsa olmazı bir sauna da yine bu ev konsepti ile konuşan bir anlayışla hemen bu evin yerini alıyor. Ev ve sauna ahşaptan bir teras ve merdivenlerle birbirine bağlanırken mümkün olduğunca doğaya yakın olabilmek adına dış cephede renk kullanımından kaçınılıyor. Sonbahar ve kışın ruhuna çok yakıştığını düşündüğümüz bu ev konseptinin dekorasyonu için bazı tasarım objeleri derledik. Ahşap ev dekorasyonunda ağırlığı olan, dayanıklı ve doğal bir malzeme algısıyla objelere dönüşüyor. Birçok çağdaş tasarım objesi ahşapla birleşerek zarif bir zanaat işçiliği sayesinde duygusal paylaşımı yoğun mekânlar yaratıyor. Jonas Bohlin tarafından tasarlanmış olan Vilda 3 isimli sandalye, bükülmüş ahşabı en yalın formunda sunuyor. Klasik bir kafe sandalyesinin modern yorumu olan bu sandalye ahşap ile derinin muhteşem uyumunu da sergiliyor.
Note Design Studio tarafından tasarlanmış olan Arch isimli raf sistemi fonksiyonelliğin yanında estetik özellikleri de birlikte sunuyor. Bu estetik aslında bir raftan beklenen temel özellikleri temsil ediyor. Cosy, Glismand & Rüdiger tarafından Bolia için tasarlanmış, ahşap ayakları ve yalın rahatlığı önde tutan tasarımı ile mekânların ölçülerine göre şekil alabilen modüler bir oturma grubu tasarımı. Kuzeyli ve doğaya yakın olma prensibi adeta bu tasarımda hayat buluyor. Dürüstlüğün en önemli tasarım ilkeleri arasında olduğunu belirten ikili, tasarımlarının olmadıkları şeyi de vaat etmediğini belirtiyor. Kullanıcının tasarımlarını korkmadan ve istedikleri gibi kullanabilmeleri yine tasarımcıların üzerinde durdukları önemli bir nokta.
Hazırlayan IN-BETWEEN
