Bu ay tasarladığı bütünlüklü mekanlarla her zaman radarımızda olan mimar Cengiz Kurt’un çok yönlü stilinden ilham alıyoruz.
Bilgi ile gelen edebiyat, özellikle de iyi illüstrasyonlarla bezenirse kaçınılmaz olarak hep yakınımda olacak. Botanicum, Thomas Bayrle’ın yazdığı Feuer in Weizen aklıma ilk gelen kitaplar arasında.
80’lerdeki punk/alternatif rock müzik için çıldırırken sonraları indie/alternatif müzik hayatıma daha çok girdi. Balthazar, Editors, Motorama, Arctic Monkeys, The National son 10-15 yılın vazgeçilmezleri. Bu arada Jakuzi, Büyük Ev Ablukada gibi yükselen yerli ekipler de çok etkileyici.
Çok yakın zamanda Urfa’dan Diyarbakır’a gittik oğlum Ömer ile beraber. Böylesine güçlü bir tarihin ve kültürel katmanların üst üste yığılabileceğini görmek beni tekrar heyecanlandırdı.
Orta Avrupa’da 1900-1970 arasında üretilen mobilya tasarımları kendi dönemlerinin ötesinde, ileri görüşlü ve kalıcı ürünlerdi. Jean Prouvé’nin çok beğendiğim 1930’da tasarladığı Cité koltuğu geçen sene dayanamayıp edindim.
Bu ay yine bir Renzo Piano yapısını daha yakından inceleme fırsatım oldu. Atina’daki Stavros Niarchos Vakfı için tasarlanan yapı ve bu yapının çevresinde bulunan mimari ögeler farklı kullanıcıları aynı anda bir arada tutuyor. Tek amaca hizmet etmeyen ve yaşayan bu yerleşkeden oldukça etkilendim.
Hazırlayan HAZAL BALASAR
