Ana SayfaEn Yeniler & TrendlerBozburun'un rüyası

Bozburun’un rüyası

Buraya gelmeden önce gizli bir anlaşma yapılıyor adeta. Huzur, konfor, doğa ve aşk adına yazılmış bütün kurallar. Kendinizi buna hazırlayın Bozburun’un gözdesi Sabrinas Haus’u ziyaret etmeden. Burada tüm stresten kaçma garantisi var.

Özel bir yer burası, hem coğrafya hem de işletme olarak. Bozburun, Marmaris’in hemen yanı başında Ege ile Akdeniz’i buluşturan bir nokta. Antik çağlardan bu yana bir yerleşim yeri olarak varlığını sürdüren Bozburun’un bilinen eski adı “Tinos” ya da “Tymnos”. Yakın tarihte Bozburun, Drahya’nın en önde gelen yerleşim yeri ve limanı olarak ‘’Bosprina’’ adıyla tanınmış. Bozburun, Cumhuriyet döneminde belde olarak varlığını sürdürmüş, 1992 yılı haziran ayında da belde belediyesi hizmete girmiş. Bozburun bugün, yörenin gulet adı verilen en güzel teknelerinin yapıldığı, en bol ve çeşitli balığın çıktığı, arkeolojik yapısı iyi korunabilmiş nadir bölgelerden biri. Sabrinas Haus ise bu bölgenin gözde oteli. Otelin işletmecilerden Semra Gümüştaş, “Bozburun yarımadasında yani yolun bittiği yerde, tarihin ve doğanın keşfedilmeyi bekleyen güzellikleriyle koyun koyuna adeta bir cennettir” diyor. Sabrinas Haus’un müşteri kitlesinin yarısı iş ve sanat dünyasından tanınmış kişiler. Diğer yarıyı ise balayı, evlilik teklifi ve evlilik yıldönümünü kutlamak için gelenler ve tekne misafirleri oluşturuyor. Müdavimleri, hatta tutkunları var; her sene gelenler, hatta bir yaz içerisinde iki üç kez ziyaret edenler… Şimdiki işletme sahipleri Semra-Mesut Gümüştaş Sabrinas Haus’u satın aldıklarında, 20 yıllık eski bir otelmiş. Bu eski oteli kendi vizyonları, sevgileri ve günün trendlerine göre konforla birleştirmişler. Zaten SİT alanı bir yörede oldukları için, doğasına ve dokusuna zarar vermeden restorasyon ve dekorasyonu kendileri yapmışlar. Odalardaki konforu artırmak için mevcut 18 odayı 15’e indirip büyütmüşler ilk iş olarak. Tabii ki otelin orijinal çizgisini ve doğal dokusunu bozmadan… Zaman içerisinde hemen yandaki araziyi de kendi alanlarına dâhil ederek sahil şeridini genişletip, iki oda ilave ederek oda sayısını 17’ye çıkarmışlar. İç mekân tasarımı ve dekorasyonunu ise kendileri ele almayı tercih etmişler. Her odanın renklerinin ve eşyalarının birbirinden farklı olması özel bir seçim. Odaların içerisinde kullanılan bazı telefonlar, avize ve objeler (özellikle ördekler, kuşlar vb.) İstanbul, Milano ve Paris’teki mezatlardan toplanmış. Yine odalardaki, lobideki tüm tablolar önemli, tanınmış ressamlara ait ve çeşitli müzayedelerden satın alınmış. Yenilik için her yıl mutlaka otelde değişiklik yapıyorlar. Bu hem tadilat, temizlik hem de bazı eşyaların değişimi şeklinde oluyor. Devamlı gelen misafirlerin fark edeceği türden değişiklikler… Burada konaklamak özel bir deneyim olarak tanımlanıyor. Kendine has bir ağırlama tarzı var. “Otelde kalan misafirlerimize evlerinde gibi hissettirmek en büyük özelliğimizdir. Zaten otelden çok misafirhane gibidir burası” diyor Semra Gümüştaş. Dünyanın “en iyi otelleri” listesinde ikinci sıradalar şu anda. Nisan-kasım arası hizmet veren Sabrinas Haus 17 oda, 34 kişi kapasiteli. 34 misafire karşılık çalışan personel sayısı da 34. Kişiye özel hizmet diye buna denir sanırım.

Hazırlayan Seda TÜREN Fotoğraf Koray ERKAYA

[imagebrowser id=1439]

SON YAZILAR

BENZER YAZILAR