Assouline ile ilk defa 2011’de çıkan Grand Bazaar kitap projesi için bir araya gelen Serdar Gülgün, bu kitabı takiben İrem Kınay ile beraber birçok projeye imza attı. Grand Bazaar ve Ottoman Chic kitaplarının ardından çeşitli dekoratif aksesuarlar tasarlamaya başlayan Osmanlı Sanatı Uzmanı, Kapalıçarşı ile ilgili kitabı yazarken, senelerdir ziyaret ettiği ve iş yaptığı ustaları ve atölyeleri
yepyeni bir bakış açısıyla görmeye başladığını, onların kullandıkları eski tekniklerin, el işçiliğinin ne kadar kıymetli olduğunu dünyaya anlatırken bu değerli zanaatkârlarla birlikte hayallerini ürüne dönüştürme arzusu duyduğunu belirtiyor. Assouline için hazırlanan A Garden on the Bosphorus koleksiyonu için bir araya gelen Serdar Gülgün ve İrem Kınay’a bu iş birliğine dair merak ettiklerimizi sorduk.
Osmanlı Sanatı’ndaki uzmanlığınızı ürün tasarımına taşırken çıkış noktanız ne oldu?
Serdar Gülgün:. Senelerdir Osmanlı Sanatı’nın pek çok alanında faaliyet gösteriyorum; kumaş desenleri, porselen tasarımları, dekorasyon ve restorasyon gibi. Benden beklenen birebir Osmanlı tasarımı yapmamdı. Ben ise bu estetik anlayışı daha dolaylı bir yoldan anlatan, Osmanlı’nın sofistike ruhunu doğa üzerinden ifade eden kaplumbağalarla başladım. Çıkış noktam, Lale Devri’nde Osmanlı bahçelerinde akşamları sırtlarında mumlarla dolaşan kaplumbağalar oldu. Uğurlu olduklarına inandığım Osmanlı’nın Lale Devri bahçelerini hayal ettiren bu kaplumbağalar çok büyük ve önemli bir koleksiyon halini aldı.