Galata’da konumlanan ve Türkiye’nin ilk apartmanlaşma örneklerinden olan 1893 yapımı İtalyan mimarisinin büyüleyici tarzını yansıtan bir yapıya konuk oluyoruz. İç mimar Eda Uyar’ın kendi dokunuşlarıyla harmanladığı bu ev, nefis Boğaz manzarası ve tarihiyle hepimizi etkisi altına alıyor.
Hazırlayan: Hande Rakıcı
Fotoğraf: Erhan Tarlığ
Galata’daki binanın avlusundan adımımızı attığımızda adeta tarihe yolculuk başlıyor bizim için. İkinci kattaki daireye çıktığımızda çift kanatlı yeşil kapıya asılı yeni yıl çelenkleri, bu eve çoktan kutlama ruhunun geldiğini işaret ediyor.
İç mimar Eda Uyar, bir yıl önce taşınmış buraya. Yaklaşık altı sene önce bu evin hayalini kurduğunu anlatıyor: “Ankara’da yaşadığım dönemde Bienal için İstanbul’a geldiğimde bu apartmanın kapısının önünde durup gözlerimi kapatıp bu binada yaşadığımı hayal etmiştim. Enerjiye ve çekim yasasına çok inanıyorum. Elbette tek başına yeterli değil, elimizden geleni yapmak, çalışmak, pes etmemek, araştırmak, çabalamak başarmanın çok büyük bir kısmı ama sonrasında da hayata güvenmek gerektiğini düşünüyorum. Yürekten dilediğimiz her şey bir gün çabalarsak ve vazgeçmezsek gerçek olabiliyor. Kendimi uzun süredir bu binanın ve bu mahallenin bir parçasıymışım gibi hissediyorum,” diyor.
Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Fakültesi mezunu olan Uyar, yüksek lisansını Milano Domus Academy’de İç Mimarlık üzerine yapmış. Ardından üç sene GEOID İç Mimarlık firmasında tasarım ekibinde çalışmış. Şimdilerde ise yoluna kendi başına devam ediyor. O, mesleğine büyük bir tutkuyla bağlananlardan. Tasarıma duyduğu ilginin, heyecanın ve merakının bir an bile azalmadığını belirtiyor. Tasarım gündemi Eda Uyar için her daim başrolde. Şu an aktif olarak devam eden iki villa ve bir ofis projesi üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Aynı zamanda 2023’te satışa çıkacak olan kendi mobilya koleksiyonunun hazırlıklarına devam ediyor.
Koleksiyona başlamadan önce de bu yaz, New York Parsons’ ta 3 aylık bir mobilya tasarımı eğitimi almış. Yeni bir şey öğrenmenin ruhunu çok beslediğini belirten Uyar, merak ve öğrenme isteğinin, hayatta motive olmanın, mutluluğun ve başarının sırlarından biri olduğunu dile getiriyor. Evinin genel stilini Parizyen&modern olarak adlandırıyor iç mimar Eda Uyar.
Pek çok stili aslında bir arada kullanmış: “Mix&Match genelde sevdiğim bir tavır. İkonik tasarımlara mekânlarda yer vermekten çok keyif alıyorum. Feminen-maskülen tezatlığı çok sofistike bir lezzet veriyor mekânlara,” diye ekliyor.
Evinde çok renk tercih etmiyor. Ev ortamında daha çok siyah-beyaz ve monokrom tonlarında ilerleyip dekoratif objelerde veya sanat eserlerinde renk görmeyi daha çok seviyor. Sanatsal objeler, tablolar, posterler, fotoğraflar, kitaplar ve taze çiçekler Uyar için evinin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Müze dükkânlarını, galerileri, sergileri ve bütün sanat kollarına ait uluslararası yayınları düzenli olarak takip etmeye çalışıyor.
Seyahatlerinde sanat pazarlarından, müzelerden, galerilerden, kitapçılardan, antikacılardan, bitpazarlarından küçücük bir parça bile olsa alıp dönmenin onu çok mutlu ettiğini dile getiriyor. “Dünyanın her yerinden toplamaya çalışıyorum ve güzel birer anı olarak kalmaları hoşuma gidiyor. Özellikle kitapları evin her yerine dağıtmayı, kurcalamayı, ilham toplamayı ve dekoratif birer obje gibi kullanmayı çok seviyorum,” diyor Eda Uyar.