Son Topağacı nasıl bir mekân olacak? Burası kimleri çağırıyor?
Asıl amacımız, gelen misafirlerimizin evlerindeymiş gibi rahat etmelerini sağlamak oldu. Mahalle kafesi olarak başlayan hayalimiz tahmin edemeyeceğimiz şekilde genişledi diyebiliriz. Artık insanlar oturdukları yerlerde sosyalleşme dürtüsüyle mahalle kafelerini, barlarını çok seviyorlar. Biz de aslında bu avantajı kullandık. İmzamız haline gelen merdivenlerimizde misafirlerimiz yemek yiyip, çalışıp en önemlisi de sosyalleşme imkânı buluyorlar. Kendilerini evlerinde zaman geçirir gibi hissettikleri için mekânda uzun saatler geçiriyorlar.
Mekânlara proje yapan bir ekip iken, kendi mekânını açıp kendi projesini yapan mimarlar oldunuz. Bu size neler kattı? Mimar ve mekân sahibi arasındaki ilişkiye nasıl empati geliştirdiniz?
Biz ve ortağımız Nilüfer iletişim sektöründe devamlı mekanlarla çalıştığımız için operasyonu yönetmek ve empati kurmak bizim için daha kolay oldu. Mimari açıdan ön gördüğümüz detayları kendi mekânımızda uygulayarak, konforlu bir sistem geliştirdik.
Geçtiğimiz sene ürün tasarımlarınızla Milano, Lambrate bölgesindeki tek Türk ekiptiniz. Yakın gelecekte daha fazla ürün tasarımlarınızı görecek miyiz?
Ürün tasarımı aslında projelerimizin içinde de kullandığımız ve devamlı tasarladığımız bir alan. Lambrate Milan Design Week’e katıldığımız Mangal Tabure ve EGG ile çok ilgili gördük. Bizim için çok güzel bir deneyimdi. Bu sene katılamadık ama önümüzdeki seneden itibaren tekrar Milan Design Week, %100 Design Londra gibi tasarım haftalarına geri dönüyoruz.
www.cisimdesign.com
Hazırlayan ÇİĞDEM HASANOĞLU Fotoğraf ERHAN TARLIĞ