Mimar, eşyaları ve aksesuarları doğru yerleştirmenin bir sanat olduğunu, bunu yaparken dikkat etmemiz gereken belirli dengeler olduğunu belirtiyor. “Hayatın bir ritmi vardır, iç mekân tasarımının ve mimarinin de. Tasarım yaparken tanımlamalar daha çok zaman ve mekân algısı üzerinden şekillenir. Uyandığın zaman ilk ne yaparsın? Nasıl bir mekânda yaşamayı istiyorsun? Evde yemeklerini nerede yiyorsun? Şöminenin her zaman yanmasını mı tercih ediyorsun? Bu gibi sorular doğrultusunda ev sahipleri için ideal kullanıma sahip evler şekillenmeye başlar.” Bütün mekânsal kurguların yanı sıra gün ışığının da tasarımda önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor Booth. Ona göre ışık dış mekânlarda ve mimari detaylarda tasarımı mükemmel kılan büyülü bir iksir. Farklı mevsimlerde, günün her saatinde değişen ışık mimara göre doğanın bize armağan ettiği süprizlerle dolu bir oyun. Her ev güneşin doğal ritmini, farklı odalarda ortaya çıkardığı koreografiyi kutlamalıdır. Üzerinde çalıştığı evlerin bulunduğu coğrafyanın özelliklerini ve mimari stilini göz önünde bulundurarak çalışan Ray Booth, kendi tasarım dilini farklı yaşam stilleri üzerinden şekillendiriyor.