San Francisco’nun mimari dokusu, tarih ve yeniliğin katmanları arasındaki narin bir dengeye dayanır. William Duff Architects (WDA), tam da bu dengeyi yansıtan yeni bir konut projesiyle karşımızda. Kentin merkezinde yer alan bu ev, Viktorya dönemi mirasını saygıyla anarken, iç mekânlarını ve arka cephesini günümüze uygun, iddialı bir bakış açısıyla yeniden tasarlıyor. Sonuç, klasik ve çağdaş ögelerin anlamlı bir diyalog oluşturduğu, ilham verici bir yaşam alanı.
Ev, sokağa bakan üç katlı ön cephesiyle ilk bakışta dönemin farklı Viktorya üsluplarını bir araya getiren zarif bir bütünlük sunuyor. Orta sınıf Viktorya dönemine göndermede bulunan Folk stiline, zarif ince işçilikleriyle dikkat çeken Queen Anne ve Italianate esintileri eşlik ediyor. Bunlar, orantılı ahşap kaplamalar, çıtalı geniş pencereler ve işlemeli süslemelerle bir araya geliyor. Geleneksel bu unsurlar, WDA’nın konutlar bölümü lideri Jim Westover, AIA, LEED AP’in dokunuşuyla, parlak beyaz, mavi-gri ve siyah tonlarının ustaca kullanıldığı modern bir ifade biçimine dönüşüyor. Bu dikkatli renk seçimi, ön cephenin süsleyici karakterini daha grafik, çarpıcı bir etkiye taşıyor.
Asıl sürpriz ise arka cephede saklı. Arka bölüm, ön cephedeki ağırbaşlı Viktoryen gelenekleri, özel olarak hazırlanmış Batı Kırmızısı Sedir kaplama ve geniş cam panellerin ışıltılı birlikteliğiyle çağdaş bir anlatıya dönüştürüyor. Tepe noktası üçgen formunda yükselen çatı, eski ile yeniyi birbirine bağlayan bir gönderme niteliğinde. Westover, bu zıt görünümün aslında tarih ile modernliği bir araya getiren güçlü bir mimari gönderme olduğunu vurguluyor.
Toplam 3.758 metrekarelik iç mekân, dönemin şehir yaşamına uygun yeni bir işlevsel düzenle yapılandırılmış. “Ters plan” anlayışıyla farklı katlarda farklı ihtiyaçlara yönelik mekânlar düşünülmüş. Zemin katta teknik alanlar, küçük bir mutfak, tam banyo ve bahçeye açılan bir spor alanı bulunuyor. Üst kat aile yaşamının kalbini oluşturuyor: ana yatak odası, giyinme odası, çocuk odaları ve bağlantılı bir banyo bu seviyede. En üst katta ise misafir odası, çalışma odası, mutfak, yemek alanı ve şehir manzaralı bir terasa açılan oturma odası yer alıyor. Üst katın yüksek tavanları, mekânlara ferahlık ve derinlik katarken, büyük pencereler kent siluetini içeri davet ediyor.
WDA’nın yaklaşımı, Viktorya dönemine ait mimari kimliği korurken, onu çağdaş yaşamın ihtiyaçları ve estetiğiyle yeniden yorumlamak üzerine kurulu. Westover, tarihin bugünle buluşmasına dair, “Geçmişin mimari değeri yadsınamaz, ancak günümüzün kent yaşamında pratik ve çağdaş mekânlara ihtiyaç var. Bu evde yaptığımız müdahaleler, bu ikileme incelikle yanıt veriyor” diyor.
Kısacası, bu San Francisco evi, ev sahiplerinin günlük hayatına yön verebilecek şekilde dönüştürülmüş bir miras yapısı. Tarihin içinden süzülüp gelen zarafet, günümüzün ferahlığı ve fonksiyonelliğiyle birleşiyor; ortaya, kentin hem dününe hem de yarınına ayna tutan, ilham verici bir ev çıkıyor.
Fotoğraf: Matthew Millman
Stilist: Lucy Bamman