Montreal’in dingin mahallesi Outremont’ta yer alan bu ev, Atelier Chardonnat ve Salem Mimarlık iş birliğiyle, 1950’lerin mimarisini modernizasyonla buluşturuyor. Bu projede, orijinal tasarımın ruhunu koruyarak, doğanın huzur dolu atmosferiyle bütünleşen bir mekân yaratma hedeflenmiş.
Asıl tasarım, Frank Lloyd Wright’ın mimari tarzından esinlenerek, Morin & Cinq-Mars Mimarlık tarafından oluşturulmuş. Yapılan genişletme ve tam yenileme çalışmalarıyla, evin tarihsel değeri korunmuş, ancak Mount Royal’in sakinlerine huzurlu bir sığınak sunacak şekilde genişletilmiş.
Ev sahiplerinin isteği üzerine seçilen Japon ve İskandinav etkileri, bu dönüşümde öne çıkıyor. Yenilenen alanlar, çevredeki doğal güzelliğe uyum sağlayan büyük cam panellerle çevrili. İç mekân ve dış mekân arasındaki sınırlar, doğal malzemelerin sürekli akışıyla belirsizleşiyor.
Dış cephede, genişletilmiş alanlar, orijinal mimarinin yatay çizgilerini vurgulayarak komşularla uyum içinde bir bütünlük sağlıyor. Ahşap detaylar ve doğal taşlar, evin çevresel uyumunu pekiştirirken, iç mekânın ferah ve modern tasarımını yansıtıyor.
Mülkün peyzajı da dikkate değer bir özellik. Japon bahçesi etkileriyle tasarlanan bahçe, su öğeleriyle huzur dolu bir atmosfer yaratıyor. Göletler, çeşmeler ve doğal bitki örtüsü, konutun dış mekânını sakinleştirici bir ortama dönüştürüyor.
İç mekânda ise doğal malzemelerin uyumlu bir kombinasyonuyla zarif bir birlik sağlanmış. Meşe, ceviz, mermer ve taş gibi malzemelerin kullanımı, mekânda modern bir estetik oluştururken, ferah bir atmosfer sağlıyor.
Bu dönüşüm, Montreal’in tarihine saygı duyarken, doğanın sunduğu huzuru ev sahiplerine taşıyan bir başyapıt olarak öne çıkıyor. Atelier Chardonnat ve Salem Mimarlık iş birliğiyle gerçekleştirilen bu projenin sonucunda, Orta Yüzyılın mimari özellikleri, modern tasarım prensipleriyle buluşuyor ve sakinlerine benzersiz bir yaşam deneyimi sunuyor.
Fotoğraf: Adrien Williams
