İstanbul’da bir deprem olması durumunda toplanma ve barınma alanlarına ihtiyaç duyulacağı ve bunun için karada yeterince yer olmadığı fikrinden yola çıkan, SO? tarafından tasarlanan yüzen ev projesi umut veriyor.
Hazırlayan: IŞIL KARAHANOĞLU
Suda Umut, İstanbul’da deprem sonrası konutlaşma üzerine hazırlanan disiplinlerarası bir proje. 1999 depreminden sonra belirlenen toplanma yerlerinin zaman geçtikçe özelleştirilerek sayılarının 477’den 97’ye düşürüldüğünü; acil durum yollarının ise %80’inin otopark yapıldığını biliyoruz. Büyük bir deprem durumunda neredeyse 500 bin birimlik yere ihtiyaç olacağı hesaplanırken, geriye kalan toplanma alanları yalnızca 67 bin birimlik yer sağlayabiliyor. Tasarım, mimarlık ve kentleşmeyi odak noktasına alan SO?’nun kurucuları Dr. Sevince Bayrak ve Oral Göktaş ile MEF Üniversitesi Mimarlık ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji ve İnşaat Mühendisliği’nin ortak çalışması olan Suda Umut, yıkıcı felaket senaryoları yerine çözüm önerilerine odaklanan bir eğitim projesi ve SO? Mimarlık tarafından tasarlanan bir afet sonrası barınma birimi prototipini içeriyor. Yapılan çalışmalar Haliç’in tsunamiye karşı korunaklı olduğunu gösteriyor. Proje kapsamında çalışan öğrenciler de gruplar hâlinde Haliç için bir imar planı senaryosu oluşturarak konut birimleri için altı farklı çözüm üretmiş. Araştırma; arazi, deprem sonrası sosyal yaşam, altyapı, enerji, malzeme ve lojistik konuları üzerine odaklanmış. Bu işbirliği esnasında elde edilen bütün bilgiler ise “Sudaki Hayat” isimli bir katalogda toplanmış. Bu sürece paralel olarak, yüzen acil durum konutu için bir model SO? tarafından kurulmuş. Model, kalifiye insan gücüne ihtiyaç duymadan kolay ve hızlıca kurulabilen, dört-altı insanın barınabileceği katlanabilir bir birimden oluşuyor. Katlandığı zaman, denizde gemiler aracılığıyla ya da karada kolayca bir yerden bir yere taşınabiliyor. “Sudaki Umut”, deprem sonrası hayatta kalma senaryolarını uzun vadede geliştirmek için atılmış ilk adım.