Erciyes Dağı’na hâkim muhteşem manzarası, kayak pistlerine yakın konumu ve en küçük detayın bile düşünüldüğü kusursuz tasarımı ile bir dağ evinden bekleyeceğiniz her şeyi sunan Chalet Kaiser, eşsiz bir deneyim mekânı olarak kurgulanmış. Villanın mimariden dekorasyona tüm süreçlerinde Oytun Berktan imzası var.
Hazırlayan: Çiğdem Hasanoğlu
Fotoğraf: Erhan Tarlığ
Kayseri Havalimanı’ndan kısa bir yolculuğun ardından Erciyes Dağı’nın eteklerinde konumlanan eşsiz bir yaşam alanına konuk oluyoruz. Miraç Bal ve Ogün Köprülü’nün sahip olduğu ikiz villa, formuyla ve geniş bahçesi ile civardaki yapılardan hemen ayrışıyor. Ev sahiplerinin Chalet Kaiser olarak isimlendirdiği bu yapı, tüm görkemi ile yükselen Erciyes Dağı’ndan alıyor gücünü adeta. Türkiye’nin en iyi kayak pistlerinden birine sahip olan Erciyes, son yıllarda kış turizmi meraklılarının gerçek anlamda radarına girmiş durumda olduğu için yoğun ilgi görüyor. Miraç Bal ve Ogün Köprülü’nün bu lokasyonda ev sahibi olmak istemesinin sebeplerinden birinin de bu olduğunu söylüyor Chalet Kaiser’in yaratıcısı Y. İç Mimar Oytun Berktan.
“Miraç Bal ve Ogün Köprülü ile İstanbul’da tanıştıktan kısa bir süre sonra tanışıklığımız dostluğa dönüştü. Miraç ile yaptığımız sohbetlerden biri daha dün gibi kulağımda. Ogün ile bir yatırım yapmak istediklerinden bahsetmişti, ben de neden doğup büyüdüğü bölgede bu yatırımı yapmadığını sormuştum. Benimle aynı düşüncede olduğunu ifade etmişti. Tam iki ay sonra elinde bir tapu senedi ile Çukurcuma Faik Paşa Caddesi’ndeki ofisime geldi. Böylece Oytun Berktan Ofisi olarak ilk mimari projemiz olan Chalet Kaiser’in temelleri atılmış oldu,” diyerek evin hikâyesini anlatmaya başlıyor. Pandemi şartlarından ötürü projenin tasarım, uygulama ve dekorasyon süreçlerinin tam 2 sene sürdüğünü, Türkiye’de pek sık rastlanmayan bir cephesi olan bu ev tipini kabul ettirmenin, detaylarını tek tek çözmenin karşılaştıkları zorluklardan birkaçı olduğunu söylüyor.
Erciyes’in karlı kış aylarının da uygulama süreçlerinde oldukça zorlayıcı olduğunu anlatıyor Berktan ve ekliyor: “Ancak niyet ve istikrar olduktan sonra bunların hepsi tatlı birer hatıra olarak telesiyej sohbetlerinde anılmaya devam ediyor.” İki ortağa birer ev tasarlamak niyeti ile yola çıkan Oytun Berktan ve ekibi, İsviçre Alpleri ile anılan ‘chalet’ konseptine yakın bir yaklaşımla tasarım fikrini geliştirmiş. İkiz villa olarak planlanan yapının eğilimli çatısı sayesinde kar tutulumu engelleniyor ve çatı, evin toplam hacminin %45’ini oluşturan galeri boşluğunun da elde edilmesini sağlıyor. Yapının güney cepheye bakacak şekilde konumlandırılması sayesinde iki ev de gün boyunca cam cephelerden olabildiğince çok güneş ışığı alıyor. Bu sayede hem gün doğumu hem de gün batımının keyfi sürülebiliyor. Her villa, teras alanları dahil olmak üzere toplam 350 m2 kullanım alanına sahip. Bodrum katta, depo alanları, bakıcı ve kayak odası yer alıyor. Yine bodrum katın ön cepheye yakın olan kısmında sauna alanı, iç mekân duş alanı, spor salonu, outdoor jakuzi alanı bulunuyor. Korunaklı ve ısıtmalı olan bu dış mekân alanında, dışarıda kar yağarken bile keyif yapmak mümkün.
Giriş katta antre, 1 adet “en-suite” banyolu yatak odası, açık mutfaklı salon alanı ve güneşlenme terası var. Üst katta ise toplam 3 adet yatak odası, bir manzara seyir salonu ve galeri boşluğundaki hamak alanı bizleri karşılıyor. Bu manzaralı seyir salonu aynı zamanda TV salonu olarak da hizmet ediyor. Bu kattaki yatak odalarından teki yine ‘en-suite’ ve diğer iki oda ise ortak banyo paylaşıyor. Odaların teki çocuk odası olacak şekilde dağ evi ranza katı ile tasarlanmış. Benzer bir dekorasyon stilini yansıtan evlerin ısıtması yerden sağlanıyor.
İç mekân tasarımının detaylarını incelemek ve kayıt altına almak üzere villalardan birine konuk oluyoruz. Terasa açılan açık mutfağın da dahil olduğu salon, cam cephenin tüm avantajlarını yaşatıyor. Şansımıza güneşli bir günde olduğumuz için içeride çok hoş bir ışık yakalıyoruz ancak Erciyes Dağı çekime başladığımızda biraz puslu olduğundan fotoğraflarımıza onun güzelliğini çok yansıtamıyoruz ancak iç mekân tasarımında dahi dağın nasıl bir ilham kaynağı olduğunu görüyoruz. “Erciyes aslında volkanik bir dağ. Yüksekliği 3900 metre. 2500 metrelerden sonra ağaç yetişmediği için, üzerinde kar olmadığı zamanlarda siyah bir dağ kendisi. İç mekân tasarımında Erciyes’in bu gri ve siyah skalasından yola çıkarak, bu renk paletine natürel meşe tonları ekleyerek ilerledik. Elbette geleneksel, bölgesel kilimlerin natürel tonları da bu skalaya destek verdi. Banyolarda ve zeminlerde andezit türü olan bazalt tonlarında bir taş kullandık. Bu volkanik ruhu destekleyen dokuya, ham ahşap ve rustik detaylar eşlik etti. Yemek masasında yine net bir fon teşkil etmesi açısından siyah masif ahşap kullanıldı. Şarap dolabı ve mutfak dolap kapaklarında yine rustik meşe ve çam dokuları hâkim,” diyor Berktan.
Manzara ve şömine salonun odak noktası olarak belirlenmiş. Uzun bir kayak gününün ardından konforlu anlar yaşansın diye şöminenin yanına, manzaraya bakacak şekilde yerleştirilen bir L kanepe konumlandırılmış. Galeri boşluğunun yarattığı ferahlık tercih edilen malzemelerin sıcaklığı ve seçilen aksesuarların şıklığıyla buluşarak gerçek bir konfor alanı yaratıyor. Yer yer geleneksel desenlerin göze çarptığı dekorasyon modern tarafı ağır basan eklektik özelliklere sahip. Bazen terastaki bir minderin deseninde, bazense sauna alanındaki bir şezlongda geleneksel olanla ve zanaatla ilgili ipuçları yakalıyoruz. Oytun Berktan’ın incelikli dokunuşları Kayseri’deki bu dağ evinin her köşesinde hissediliyor.
Bu evi özgün kılanın ne olduğunu ve projenin onun için ne ifade ettiğini sorduğumuzda, “Dağ evi yaşamı, ülkemizde gerek gelenek gerekse yaşam tarzı olarak neredeyse hiç gelişmemiş bir tarz. Bu sebeple de kendi geleneksel mimarimizde Türk dağ evi olarak tanımlayabileceğimiz bir tip ev modeli yok. Küresel ısınma gerçeği ile artık 2000 metrelerde kayak yapabiliyorsunuz. Sezon her geçen yıl daha da kısalıyor. Bu sebeple daha yüksek dağlarımızın eteklerinde bu tip yapılara yönelim artıyor. Dağ şartlarına uygun olarak tasarladığımız bu yapının bölge için bir örnek teşkil etmesini dileriz. En azından bu yaklaşımdaki mimari projelerin artması ve de bölgenin kayak ve dağ ruhunu yansıtan bir kayak merkezi haline gelmesi en büyük temennimiz,” yanıtını alıyoruz Oytun Berktan’dan. Onun iyi dileklerini biz de paylaşıyoruz.