Arnavutköy sırtlarından Boğaz’ı izleyen bu ev, Mimar Erbil Tunaboylu’nun projesiyle baştan aşağı Rönesans geçirerek yeni sahiplerinin yaşam alışkanlıklarına uygun bir karakter kazanmış. Daha genç, dinamik, doğal, yalın ve ferah kurgusuyla dinginleşen yaşam alanı, sanat ve tasarıma saygısıyla da değer kazanıyor.
Hikâyesi olan bir mekân yaratabilmenin en önemli sırrı farklı dönemlerden ilham ipuçları alarak, bunları ev sahibinin karakterini yansıtan bir çizgide buluşturabilmekten geçiyor. Çevrenizde ne varsa algıya seslenmeli. Her bir detay şaşırtıcı ve heyecan verici olmalı. Ev sahibini iyi tanımak, yaşam şekline hâkim olmak ve ihtiyaçlarını iyi analiz edebilmek çok önemli. Platform Architecture mimarlık ofisinin kurucusu Mimar Erbil Tunaboylu, yeniden hayat verdiği bu evde bunu başarmış. “Her proje, bizim için yeni bir reçete. Her müşterinin dünya görüşü, yaşam şekli ve hayalleri farklı. Bu da bizi her projede yeni bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Proje, sahiplerini yansıtan özgün bir karakter ve bizim deneyimlerimizle modern hayatın ihtiyaçlarını karşılayan çağdaş bir yapıya dönüşüyor,” diyen Tunaboylu, Arnavutköy’deki bu evde de, özgün bir yalınlığı yakalamayı başarmış.
Şehrin tam merkezinde olmasına rağmen kalabalık ve gürültüden uzak kalmayı başarabilen bir semtteyiz. Boğaz’ın lacivert manzarası buradaki hayata daha fazla dinginlik katarken, bulunduğumuz evin dekorasyonu da bu sakin manzaranın keyfini artırıyor. Abartı sayılabilecek hiçbir unsura yer verilmeyen evdeki rafine ve doğal şıklık her detayda kendini gösteriyor. Yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahip 300 metrekarelik çatı dubleksi evin yeni sahipleri, mekânı güncellemek için daha önce projelerini yakından takip ettikleri Platform Architecture’a başvurmuşlar. Genç ev sahipleri istek ve ihtiyaçlarını net bir şekilde belirlemiş. Platform Architecture ile bir araya geldiklerinde aralarındaki güçlü iletişim sayesinde yaşamın her anını keyfe dönüştürecek bir ev ortaya çıkmış.
160 metrekarelik giriş katı ve 140 metrekarelik üst kattan oluşan çatı dubleksi dairede orijinal plan tamamen değişmese de, 30 yıldır hiçbir tadilat görmediği için yapısal ve altyapısal tüm elemanlar yenilenerek güncellenmiş. Eski tip iklimlendirmeden kaynaklı düşük tavan yapısı ortadan kaldırılıp, tüm yaşam alanlarında tavan yüksekliği artırılarak mekân ferahlatılmış. Tesisat, elektrik ve mekanik altyapılar tamamen yenilenmiş. Salonda, mutfağa açılan gizli bir servis kapısı açılmış. Merdiven kabuğu tamamen yıkılarak yenilenmiş. Günlük trendlerden bağımsız, özgün tasarımlar ve malzemelerin kullanıldığı evde, eskimeyecek ve sıkmayacak zamansız bir konsept ortaya çıkarılarak genç bir çiftin bugün ve yarın mutlulukla yaşayacakları bir koza yaratılmış. İçeri atılan ilk adım, evin geneli hakkında ilk ipuçlarını da fısıldıyor. Meşe ağacının doğal dokusuyla ısınan duvarlar, sıcacık bir atmosferin ilk sinyallerini veriyor. Salon üç farklı fonksiyona bölünen yapısıyla çok yönlü bir yaşam alanı sunuyor.
Ev sahiplerinin tasarım ve sanat tutkusu dekorasyon kurgusunda açığa çıkıyor. Cassina, Gallotti&Radice, Divani, Radnor gibi dünyaca ünlü tasarım markalarından seçilen mobilyalar ve Platform Architecture’ın projeye özel tasarımları zamansız ve yalın bir dekorasyon kurguluyor. Ahmet Oran, Burhan Doğançay, Erdoğan Zümrütoğlu, Oleg Dou gibi değerli sanatçıların eserleri eve karakter kazandırıyor. Evin ikinci katı tamamen ev sahiplerine ayrılmış bir alan olarak planlanmış. Çatı eğimleri açılarak en fonksiyonel şekilde değerlendirilmiş. Evin genelindeki organik duvar hatları çatıdaki detaylarda da kullanılmış.
Yatak odası giyinme alanı ve banyosuyla birlikte ev sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılayan bir alana dönüşmüş. Bu katta ayrıca bir oturma odası, kitchenette, banyo ve ikinci bir giyinme odası konumlandırılmış. Giriş katındaki ahşap yoğunluğu burada yerini monokrom bir renk paletiyle oluşturulan dinginliğe bırakmış. platform-project.com
Hazırlayan: Melda Onbaşyan
Fotoğraf: Sinan Çırak