İspanyol tasarımcı Francisco Aniorte’nin tasarımları, Akdeniz kültürünün karakteristik canlılığından ve samimi enerjisinden izler taşıyor.
İlham veren renkler ve desenler aracılığıyla her sezon dekorasyon meraklılarını farklı yolculuklara çıkaran tasarımlara imza atan Francisco Aniorte, Karaca markasının kreatif direktörlüğünü de üstleniyor. Seyahat tutkusu onu İstanbul’a getirmiş. İspanyol tasarımcı, çağdaş sanatı “paha biçilemez” yavaş yaşam değerleriyle birleştiriyor ve lüksü yeniden tanımlıyor.
Koleksiyonlarınızın ilham kaynakları neler?
Tarzımı sofistike, aynı zamanda insancıl ve mütevazı olarak tanımlayabilirim. İlham kaynağım doğadan, yerel el sanatlarından kısacası her türden sanattan ve doğup büyüdüğüm Akdeniz yaşam tarzından geliyor. Bunun haricinde Eames, Charlotte Perriand, Brancusi gibi bazı büyük tasarımcı ve sanatçıların çalışmalarını da severek takip ediyorum. Çalışmalarımda şekilleri ve formları bulmak için genellikle elimi serbest bırakıp akışı takip ediyorum. Ticari çalışmalarıma başlarken trendleri araştırıyor, tasarım sürecini ona göre planlıyorum. Beni besleyen fuarları ve sanatçı stüdyolarını ziyaret ediyor, sanat, bilim, sosyoloji hakkında araştırmalar yapıyor, bol bol okuyorum. Tasarım felsefemde sanatla aşılanmış, insanların kalbine dokunan, kişiye özel parçalar yaratmak var ve böylelikle yaşamın tüm zevklerine ve takdirine odaklanmış oluyorum.
Güncel tasarımlarınızdan bahseder misiniz?
Karaca ile her gün Türkiye’nin kültürel mirasını tasarımlara yansıtmak için harika projeler üzerinde çalışıyoruz. Amacımız modern yemek takımları ve dekoratif parçalar için eski stillere sadık ama olabildiğince çağdaş tasarımlar yaratmak. Şu sıralar çok yaratıcı ve genç bir Türk mobilya markası Duduu için de bir koleksiyon üzerinde çalışıyorum. Mobilya tasarımı tutkularımdan biri olduğundan bu koleksiyon için oldukça heyecanlıyım.
Ağırlıklı olarak hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?
Çocukluğumda hafızamda yer edinmiş anıları, tüm içtenlikle niyet ettiklerimi ve duygularımı malzemeler sayesinde işlerime aktarıyorum. Kil, porselen ve taş gibi doğal malzemeleri tasarımlarımda kullanmayı çok seviyorum.
Renk tercihleriniz hangi yönde oluyor?
Oluşturduğum projelerin stratejik olarak kilit noktasında renkler olduğundan işimde renklerin kullanımı çok önemli. Renk trendlerini inceliyor ve o sezon ses getirecek renk paletlerini oluşturuyorum. Kişisel çalışmalarımda renk seçimlerim tamamen kendiliğinden, içgüdüsel gerçekleşiyor. Sanat sezgimin bu sürece yön vermesine ve renklerin fikirlerime yolculuk etmesine her zaman izin veriyorum. Mavinin tüm tonlarının favorim ve olmazsa olmazım olduğunu itiraf etmeliyim. Sanırım bunun nedeni çocukluk anılarımdaki masmavi gökyüzünün ve denizin bir yansıması olmasından geçiyor.
Bugüne kadar hangi markalarla iş birliği yaptınız?
Karaca, Karaca Home, Jumbo, Total France, Danone, Redbull, Prouna, Elf, Space Ibiza, Duduu ile çalıştım ve iş birliği yaptım.
Gelecekte tasarım dünyasını neler bekliyor olacak?
Lüks kavramının gelecekte daha çok tasarımda işçilik, özgünlük ve kalite ile ilgili olacağını düşünüyorum. Bu aslında oldukça heyecan verici. Tasarım daha fazla nesneler tasarlamaktan ziyade özgün ve sanatsal hale gelerek küçük seriler ve kapsül koleksiyonlar gibi anlam taşıyan deneyimlerle bütünlük sağlayacak. Daha temel ürün serileri ise işlevsel ve basit olarak karşımıza çıkacak. Gerçekte iyi bir tasarım, kullanıcılara hayatta önemli anların deneyimini, insanlar arası bağlantıyı ve kaliteli yaşamdan ilhamlar sunar. Hepimiz sadeliğe ve hoşgörüye doğru bir dönüşümdeyiz. Tasarım, özgünlük ve kalite fikrini ortaya çıkaran projelerin yaratılmasıyla bu dönüşüme adapte olacaktır.
Hazırlayan İREM HANİŞOĞLU
Fotoğraf NOÉMI JARIOD