Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, içinden geçtiğimiz olağanüstü dönemde gezegenimizin değişim çağrısına kulak vermek üzere 19-22 Kasım tarihlerinde İstanbul’da Pera Müzesi’nde izleyicilerle buluşacak.
SYFF2020 seçkisi, sürdürülebilir yaşamın ancak gezegendeki tüm canlıların yaşam ortamı ve koşulları sürdürülebilir olduğunda mümkün olduğunu; iyi olmamız için mevsimin, havanın, suyun, toprağın, yabanın, çiftçinin, tohumun, ormanın, böceğin, domatesin, komşunun iyi olması gerektiğini hatırlatıyor. “Herkes iyiyse biz de iyiyiz…”
Çevrimiçi Festival
SYFF2020 seçkisi aynı zamanda 1-6 Aralık tarihlerinde Surdurulebiliryasam.net’de çevrimiçi bir festival ile tüm Türkiye’de izleyicilerle buluşacak: SYFFEVDE
SYFF2020 Destekçileri
- Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
- Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği
- UNDP Türkiye
Mekan Desteği
- Pera Müzesi
Medya Desteği
- Magma Dergisi
* SYFF2020, pandemi koşulları göz önünde bulundurularak gerekli tüm önlemlerle birlikte kısıtlı sayıda izleyicinin katılımıyla gerçekleşecektir. Detaylı bilgiler festivalin websayfası ve sosyal medya hesaplarından paylaşılacaktır.
SYFF2020 Seçkisinden:
Uzun Metraj Filmler
Büyüyen Çözümler – Growing Solutions
(Yönetmen: Leo Horrigan, 2020, 42′)
Film çiftçilerin boğuşmakta olduğu su kıtlığı, toprağın verimsizleşmesi ve iklim değişikliğinin yarattığı tahribatlar gibi sorunlara getirilen ve gerçek hayatta denenmiş çözümleri ele alıyor. Bu madalyonun diğer yüzünde çiftçilerin zarar gören doğal kaynakları yeniden inşa edebilmelerini ve büyüyen sorunlar karşısında daha dirençli olabilmelerini sağlayan onarıcı tarım var. Film monokültür sistemiyle yetiştirilen tek yıllık ekinlere dayalı mevcut modelimizin yerini alabilecek çok yıllık bir polikültür yaratma yolunda yeni kilometretaşlarını öne çıkartıyor. Bu yeni model Doğa’nın son derece dirençli çayır ekosistemlerine öykünüyor.
Gıdayla Gelen Dönüşüm – Food for Change
(Yönetmen: Benoît Bringer, 2019, 55′)
Küresel ısınmayla savaşmak ve gezegenimizi korumak için en güçlü silahımız tabağımız! Bugünkü beslenme şeklimiz gezegenimizin karşı karşıya kaldığı tehditlerin önemli bir parçası ama umut var. Araştırmacı gazeteci Benoît Bringer, hem insanlığa hem doğaya saygılı yeni bir beslenme modeli kurgulamakta olan pek çok kadın ve erkekle görüşmek için bir dünya turuna çıkıyor. Bu belgesel bize yalnızca umut vermekle kalmıyor, değişime bireysel olarak nasıl katkı sağlayabileceğimizi ve ekonomik olarak da uygulanabilir bir beslenme devrimi için nasıl tarifler geliştirebileceğimizi gösteriyor.
Gölgede Yetişen Kahve – Shade Grown Coffee
(Yönetmen: Alexander Kinnunen, 2020, 76’)
Gölgede Yetişen Kahve tropiklerde, yerli ağaçların gölgesinde kahve yetiştirmenin yerel topluluklar üzerinde gerçekten olumlu bir etkisi olabileceği, ormansızlaşmayı durdurabileceği ve yaban hayatı için kayda değer bir habitat sunabileceği, bu sırada günlük kafein tüketimimizin ağızda bıraktığı tadı da güzelleştirebileceği üzerine ilham verici bir öykü. Olgun meyvelerin hasadından mükemmel bir kahvenin hazırlanmasına kahvenin üretim sürecine yakından bakın ve daha sürdürülebilir bir kahve ve daha parlak bir geleceği nasıl elde edebileceğimizi dünyanın dört bir yanındaki tutkulu kahve çiftçileri, kavurucular ve baristalardan dinleyin. Hem kahveseverlere hem doğaseverlere hitap eden bu belgesel, izleyicilerin birer tüketici olarak oynadıkları roller hakkındaki anlayışlarını derinleştirmeyi ve bir sonraki fincana verdikleri değeri artırmayı amaçlıyor.
Hacking for the Commons
(Yönetmen: Philippe Borrel, 2019, 87’)
Bugünlerde tüm insan faaliyetlerinin merkezinde bilişim yer alıyor. Peki, bu bizim daha özerk vatandaşlara dönüşmemize yardımcı oluyor mu? Yoksa bizi küreselleşen bir piyasada pasif tüketicilere mi dönüştürüyor? Teknolojinin merkezinde çatışan iki yaklaşım bulunduğunun farkında bile değiliz: Ücretsiz yazılım hareketlerinin özgürlükçü ilkeleri fikri mülkiyet haklarını savunan, kapalı ve “özel” yazılımlara 80’lerde saldırmaya başladı. Ücretsiz yazılım, ücretsiz tohumlar, ücretsiz sağlık hizmetleri, ücretsiz bilgi… Özgürlük, işbirliği ve paylaşıma odaklanan bu hareketler kullanıcıların özerkliklerini ve güçlerini onlara iade ediyor, ortak fayda için patentlerden arınmış bir dünya kurmayı amaçlıyor.