Laxmi Interiors imzasını taşıyan Narlıdere evi; doğal malzemeler kullanılarak oluşturulan sıcak, konforlu, modern iç & dış mekân kurguları, tropik bitkilere ev sahipliği yapan bahçesi ve aile tarihine referans veren özgün detaylarıyla ilham verici bir dekorasyon yolculuğuna çıkarıyor.
Mandalina bahçeleriyle meşhur Narlıdere, hem şehir merkezine yakın konumu hem de doğa ile iç içe bir yaşam sunduğu için son yıllarda İzmirlilerin yaşamak için en çok tercih ettiği ilçelerden biri olmuş. İç Mimar Pınar Hacıraifoğlu’nun anne ve babasının Narlıdere’de yaşamaya karar vermesi ise daha eskilere dayanıyor. “Eskiden ailem Alsancak’ta yaşıyordu. Ben ve abim İzmir’den taşındıktan sonra bahçeli bir eve geçmeye karar verdiler ve şehir merkezine sadece 15 dakika mesafedeki Narlıdere’yi seçtiler” diyerek sözlerine başlıyor Hacıraifoğlu evin hikâyesini sorduğumuzda ve heyecanla ailesinin verdiği bu kararın onun kariyeri açısından da bir dönüm noktası olduğunu anlatıyor. “Koç Üniversitesi’nde İşletme okurken keyif olsun diye bir dekorasyon dergisinde asistanlık yapıyordum. Bu süreçte iç mimariye ilgimin olduğunu fark etmiş, çizim dersleri almaya başlamıştım. Aynı zaman diliminde ailem Narlıdere’ye taşınma kararını vermiş, şu an evin bulunduğu araziyi satın almıştı. 2009 yılında, evi sıfırdan inşa edecekleri için bir mimarla anlaştılar. Ben de sürece dâhil olarak bazı müdahalelerde bulundum. Evin iç mimarisini ise tamamen bana teslim ettiler. Böylece iç mimarlık eğitimi almaya karar verdim. Koç Üniversitesi’nden mezun olmama müteakip Londra’daki University of the Arts London Chelsea’de iç mimarlık okudum.” Londra’da lisansını tamamladıktan sonra Milano’daki Domus Academy’de yine aynı alanda yüksek lisans yapan Hacıraifoğlu, kariyerinde bu denli radikal değişime sebep olan Narlıdere evi için yaptığı ilk iç mekân düzenlemesini bir şans olarak nitelendiriyor.
KIŞ BAHÇESINDE KONFORLU VE ŞIK BIR KURGU OLUŞTURULMUŞ.
Eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelip Laxmi Interiors’ı kuran iç mimar, 4 yıl gibi kısa bir sürede konut, mağaza ve sosyal mekânlar başta olmak üzere tam 42 projeyi tamamlamış. Bu yenileme projesi de Laxmi kurulduktan sonra gerçekleştirilmiş. “Laxmi Interiors olarak, annemin artık daha konforlu bir evde yaşamak istemesi talebi üzerine Narlıdere evini iki yıl önce yeniledik. 2009 yılında evi yaptığımda ‘showroom’ gibi olmasını istemiştik, estetik ön plandaydı. Konuya sadece görsel açıdan baktığınızda kararlarınız çok farklı oluyor. Örneğin evin ilk halinde havuzun içi siyahtı, bunun böcek gibi pek çok dezavantajı oldu, bu yüzden havuzu maviye çevirdik.”
Üç dönüm arazi içerisine oturtulan üç katlı ev, yaklaşık 600 metrekarelik iç alana sahip. Evin giriş katında açık büyük bir mutfak, yemek odası, salon, banyosu da bulunan bir misafir odası, misafir wc’si, bodrum katında sinema salonu, üst katta ise üç tane yatak odası yer alıyor. Evin genelinde, Laxmi imzasını devam ettiren mermer, meşe ve ceviz ağaçları gibi doğal malzemelerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Salondaki şöminenin etrafındaki füme emperador mermer ve mekândaki dokulu kumaşlar hemen göze çarpıyor. Ev ilk yapıldığında tezatlık oluşturması için kullanılan Artstone marka ham beton görünümlü panel yenilenme sürecinde olduğu gibi bırakılmış. Kanepeler, sehpalar, TV ünitesi ve diğer bütün duvar kaplamaları Laxmi atölyelerinde mekâna özel olarak üretilmiş. Salonla aynı katta yer alan açık mutfak, evin Hacıraifoğlu tarafından ‘showroom’ olarak nitelendirilen ilk halini anlamamızı sağlıyor.
DENGELİ BİÇİMDE KULLANILAN SICAK VE SOĞUK MALZEMELERLE İLHAM VERİCİ BİR UYUM YAKALANMIŞ.
NET HATLARA SAHİP OLAN MUTFAK, EVİN YENİLENEN BÖLÜMLERİYLE KONTRAST OLUŞTURAN SON DERECE FONKSİYONEL BİR ALAN.
Son derece modern tasarıma sahip olan işlevsel ve geniş mekânın ilk hali korunmuş. Evi çevreleyen doğa, büyük pencereler sayesinde burada da içeriden deneyimlenebiliyor. “Bu evde en önem verdiğim şeylerden biri bahçenin etrafı tamamen ağaçlarla kaplı olduğu için mümkün olduğunca cam ev duygusu veren büyük camlar kullanmak, dışarıdaki bütün doğayı evin içine taşımaktı. Bu yüzden mutfakta büyük camlar vardır ve aynı şekilde ebeveyn yatak odasında da bir mağaza vitrini kadar büyük açılmaz bir cam yer alır. Orada yatağı bu cama göre konumlandırdık. Böylece annem ve babam güne ağaçları ve doğayı görerek başlıyorlar. Bu konu benim için çok önemliydi” diyor Pınar Hacıraifoğlu ve ekliyor: “Bu ev aslında bir sitenin içerisinde fakat arka taraftan özel bir kapı açtık. Evin sağ tarafında bütün o mandalina ağaçları kesilmeden korundu. Bu sayede kendi havuzu olan müstakil ev duygusunu verebildik.”
Peyzajda yine Pınar Hacıraifoğlu’nun ve bahçe meraklısı annesinin imzasını görüyoruz. Arazide zaten var olan mandalina ve limon servilerle mahremiyet oluşturulmuş. Muz ağaçları, bambular, cycas, yeni ekilen zeytin ağaçları öne çıkanlardan sadece bazıları. Evin en üst katındaki yatak odaları başta olmak üzere, pek çok yerde karşılaştığımız sanat eserleri iç mimarın ressam annesi tarafından yapılmış. Asansör boşluğuna ve zeminler arası geçişlere yerleştirilen aile fotoğrafları, özgün detaylardan sadece bazıları. “Ahşap ve seramik zeminler arası geçişlerde aile fotoğraflarını cam ile kaplayarak yerleştirdik. Asansör boşluğunun bir tarafını annemin ailesinden bugüne, diğer tarafını ise babamın ailesinden bugüne fotoğraflardan baskı alarak bir arşive dönüştürdük. Asansörü kullanırken bu fotoğrafları bir film şeridi gibi izliyorsunuz” diyor Pınar Hacıraifoğlu. Bu mesleği yapmasının en önemli nedeninin bu ev olduğunu söylüyor: “Doğal malzemeler kullanılarak doğanın içerisinde bir ev yarattık. Buranın çok keyifli bir ev olduğunu düşünüyorum.”
Hazırlayan : ÇİĞDEM HASANOĞLU
Fotoğraf : TOLGA ÇELİKEL
Styling : NURAN TAŞKIN
Fotoğraf Asistanı : UĞUR YANIK