Geçtiğimiz yıllarda Danimarka’nın konforu ve sıcaklığı odağına alan yaşam tarzı “hygge” sözcüğünü her yerde gördük. Şimdiyse biraz daha batıya gidiyoruz. Sizi İsveçlilerin mutluluk kaynağıyla tanıştıralım: Lagom.
017’nin bir noktasında kendinizi “hygge” sözcüğünü Google’larken buldunuz mu? Yalnız değilsiniz. Danimarkalıların dekorasyondan yiyeceğe hayatın her alanına yayılan hygge konsepti, geçen yıl tüm Avrupa’yı ve Amerika’yı etkisi altına almıştı. Hygge’yi daha önce duymamış olanlar için küçük bir hatırlatma yapalım; Türkçeye “rahatlık, sıcaklık, samimiyet” olarak çevrilebilecek olan Hygge, Danimarkalıların, İskandinavya’nın uzun ve soğuk kış gecelerinde mutlu ve huzurlu hissetmek için bulduğu bir çözüm. Dışarıda kar yağarken içeride şöminede yanan ateşin yanında yumuşacık çoraplar, kat kat battaniyelerle bir bardak sıcak çay içmek veya mum ışığında aileniz ya da arkadaşlarınızla basit bir akşam yemeği yemek “hygge” olarak nitelendirilebilir. Her yer Danimarka kadar sert soğuklara maruz kalmasa da dünya geçen yıl bu konsepti o kadar çok sevdi ki dekorasyon dergilerinden Instagram’a her yer, İskandinav kültürünün çok eski bir parçası olan hygge’yi yansıtan objelerle dolup taştı.
Ancak hygge’nin yıldız olduğu günler sona eriyor gibi görünüyor, çünkü bu yıl Danimarka’nın havalı komşusu İsveç’ten gelen bir akım dünyayı etkisi altına almaya başladı: Lagom. “Live Lagom: Balanced Living, The Swedish Way” kitabının yazarı Anna Brones, lagom’u “ne çok az, ne çok fazla, tam kararında” şeklinde çeviriyor. “Lagom: The Swedish Secret of Living Well” kitabının yazarı Lola A. Åkerström ise lagom’u her şeyin “kararında” olması yerine “en uygun, optimum seviyede” olması olarak çevirmeyi tercih ediyor. Telaffuzu hygge’den daha basit olan lagom, anlam olarak da “basit” bir yaşam tarzını benimsiyor. Hygge, gün içinde bir “an”ı yakalamaya çalışırken, lagom daha ziyade bir dünya görüşü, bir düşünce tarzı olarak öne çıkıyor. Hatta sık sık birlikte anılsalar da hygge ve lagom, birbirine bazı noktalarda ters düşüyor. Hygge’de kokulu mumlar, süslü eşyalar, değişik yiyecekler vasıtasıyla keyifli bir an yaratılmaya çalışırken, lagom tarzı için bu detaylar gereksiz ve abartı olabiliyor. Birçok anlamda sadeliğin insan psikolojisine ne kadar iyi geldiğini düşününce İsveçlilerin neden bu kadar huzurlu ve mutlu olduğuna şaşırmamak gerek.
Lagom yaşam formülleri Günlük yaşamda lagom, ev dekorasyonundan giyime, yiyecek tüketiminden iş ve özel hayat arasında denge kurmaya kadar birçok alana dokunuyor. Lagom’un ilkelerini birkaç maddeyle özetleyecek olursak şunları sıralayabiliriz:
- Gösterişten kaçının.
- Sürdürülebilirliği destekleyin.
- Fonksiyonel mobilyaları tercih edin.
- Yerel ve organik beslenin.
- İdareli ve tutumlu olun; israf etmeyin.
- Çevreye duyarlı olun.
- Elinizdekine kanaat etmeyi öğrenin.
Yaşam tarzı olarak lagom’u benimsemek istiyorsanız, öncelikle hayatınızda en çok nelere değer verdiğinizi düşünerek başlayabilirsiniz; çünkü “tam kararında” yaşamak, hayatta sadece önemli şeyleri odağınıza koyup maddi ve manevi tüm fazlalıklardan kurtulmayı gerektiriyor. Burada bahsettiğimiz basit yaşam, dünyadan elini eteğini çekip münzevi bir hayat sürmek anlamına gelmiyor. Temel ihtiyaçlarınızı belirleyerek, kendinizi kısıtlamadan, abartıdan kaçınarak “lagom yaşam” sürmek mümkün. İhtiyaçlarınızı belirledikten ve fazlalıklardan kurtulduktan sonra, istek ve arzularınız üzerine yeniden düşünebilirsiniz. Sürekli sahip olamadıklarınıza yoğunlaşarak bir şeyleri arzulamak yerine, sahip olduklarınızın kıymetini bilerek mutlu olabilirsiniz. Lagom’u kendi hayatınıza uygulamak mı istiyorsunuz? Güzel; artık kendinize şu tarz sorular sormaya başlayabilirsiniz: “Bir çift bota daha ihtiyacım var mı?”, “İkinci kadeh şarabı gerçekten içmeli miyim?”, “Bu paket halindeki hazır gıdaları almam şart mı?” Bunlara “Hayır” cevabı veriyorsanız, hemen elinizdekileri bırakın ve “tam kararında” bir yaşama yelken açın.
Kaynak: psychologies.com.tr
Yazı: Gamze Kantarcıoğlu