FERAH ALANLAR,CANLI RENKLER İLE DOĞAYA DÖNÜŞ

ÇAĞDAŞ MOBİLYALAR İLE SANATI SOFİSTİKE VE ZAHMETSİZ BİR ŞEKİLDE BİRLEŞTİREN İÇ MIMAR ISABEL LÓPEZQUESADA TASARIMI EVLER OLDUKÇA FERAH VE İLHAM VERICİ.

Güneş ışınlarının içimizi ısıttığı, çiçeklerin açtığı bahar günlerini karşılarken belki de gün ışığına, canlı renklere, ferah alanlara ve doğaya ne kadar özlem duyduğumuzu anımsarız. Üstelik yalnızca bununla kalmaz, ılık günlerin ve iç açıcı manzaraların güzel günleri getirdiğini de hissederiz.

İspanyol iç mimar Isabel López-Quesada’nın tasarladığı ferah, doğal ve zamansız evler bu hisleri en güzel yansıtan ve dış dünyamızda somutlaştıran örneklerden biri belki de. Vendome Press tarafından yayınlanan ilham verici dekorasyon kitaplarından At Home, Quesada’nın kendi zevkini yansıtan, modern ancak bir o kadar da şiirsel ve huzur dolu
aile evlerine götürüyor bu ay bizi. Isabel López-Quesada’ya göre, İspanya başta olmak üzere Akdeniz, ABD, Japonya ve Karayipler’e kadar uzanan projelerini ve en iyi kumaşları,alanları ve ilham kaynaklarını toplamak için dünyanın yarısını dolaştığı kariyerini bir kitaba dönüştürme fikri yeni bir şey değilmiş. Fakat Vendome Press’in yayıncısı Mark Magowan ile yaptığı ilk görüşme sırasında sohbet iç mimarın kendi ve ailesi için tasarladığı üç eve dönmeye devam etmiş. Nihayetinde kendisini en iyi yansıtan ve tanımlayan, iç mimar kimliği dışında kişisel zevklerine, içgüdülerine odaklanan mekânların bir kitap için daha doğal bir alternatif olduğuna karar vermiş tasarımcı. “Arjantin’li bir arkadaşım her zaman evlerin bir aşk romanı gibi olduğunu söyler. Bu sayfalarda Miguel Flores Vianna’nın eşsiz ve sofistike gözünün objektifi sayesinde, size üç büyük aşkımı, dünyadaki cennetin üç köşesini sunuyoruz.” sözleriyle anlatıyor kitabını. At Home, tasarımcının kendi hikâyesini anlatıyor, ailesini ve geleneklerini tanıtmasının yanı sıra, fotoğraf ve hatıra hazinesiyle oluşan ilham kaynaklarını ortaya koyuyor.

Ayrıca Madrid’deki terkedilmiş bir balmumu fabrikası ile Fransa’nın Biarritz kasabası yakınlarındaki eski bir çiftlik evi ve içerisinde yer alan kümes bölümünü nasıl farklı ve davetkâr birer yaşam alanına dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. İlk kitabının sayfalarında, Isabel López-Quesada, en azestetik tavsiyeleri kadar ilham veren yaşam dersleri sunuyor. Kitabın baş editörü Amy Astley, iç mimarın kitapta okuyucuya açtığı yaşam alanlarının moda ve dekorasyon dünyasında sıkça karşılaşılan parçalarla dekore edilmediğinin altını çiziyor. “Aksine, López-Quesada’nın sessiz ve duygusal alanları,bahçeler, ağaçlar, çiçekler, güneş ışığı, çeşmeler, kitaplar, rahat bir okuma köşesi, büyük bir küvet gibi, yaşamın basit zevklerine saygılı olduğunu gösteriyor. Antika nevresimler, natürel taş döşemeler, porselen, hasır sepetler, yorganlar ve eski aile hatıraları gibi mütevazı yerli malzemeler için, pahalı ya da açıkça iddialı parçaları reddediyor.” Şüphesiz ki, Quesada’nın müşterileri için üstlendiği projeler yerine kendi evlerini sunmaya karar vermesi kendisinin imza tasarım vizyonunu vurgulayan kişisel felsefesini derinden kavramasını sağlıyor. Kitap öncelikle İspanya’nın başkentine götürüyor bizi. Yapraklarla örtülü, çiçekli avlulara dinlendirici su seslerinin eşlik ettiği Madrid evi, kurak kentin ortasında bir vaha adeta.İç mimarın eşsiz tekstil, antika ve çağdaş mobilya karışımı rafine bir yaşam alanı yaratıyor. Quesada, Madrid’de yarattığı görkemli alanı “bahçede bir ev” olarak tanımlıyor. Bu evlerde, büyük pencereler ve Fransız kapılar, López-Quesada’nın efsanevi peyzaj tasarımcısı Fernando Caruncho’nun “ek odalar” olarak nitelendirdiği dikkatlice düşünülmüş dış mekânlara açılıyor.

İç mekânlarda ise genellikle López tarafından derlenen iç açıcı çiçekler göze çarpıyor. Pastel tonlar, yere kadar uzanan ve doğayı içeriye taşıyan camlar, renkli çiçekler ve ferah alanlar evi cennet bahçesi gibi idealize ediyor. İç mimarın dokunuşu ise belki de en çok detaylarda hissediliyor; bahçeyi kaplayan yasemin çiçeklerinin kokusu burnumuza kadar geliyor sanki,ya da camın önüne bahçeye bakan şekilde yerleştirilmiş küvette konforlu bir banyonun hayalini kurmadan geçemiyorsunuz. Chinoiserie sandalyeler, gümüş yemek takımlarının yanı sıra, ahşap ve taş gibi doğal materyallerin kullanımı ise masalsı bir bütün oluşturuyor kitapta. İç mimar özel yaşam alanını ise şu sözlerle anlatıyor: “Her şey duyularımı teşvik ediyor: Mücevherler, giysiler, desenler ve baskılara olan tutkum, parfümler, kremler. . . Ve hepsi ortada. Bunlar benim hatıralarım, dünyam. Burada mutluyum.” Güney Fransa’da Biarritz tepelerinin eteklerinde yer alan bir çiftlik evini orijinal karakterinin çoğunu koruyarak davetkâr bir eve dönüştürdüğü yaşam alanı iç mimarın benzersiz zevkini ortaya koyan bir başka örnek. Kitapta iç mimarın orada arkadaşları ve ailesiyle gölgeli verandalarda ve asma yapraklarıyla kaplı pergolaların altında toplandığı, ağaçlarla dolu yollar boyunca dolaştığı ve şık bir sonsuzluk havuzunda serinledikleri yazıyor. Quesada için gurur kaynağı ise, mülk üzerinde atmosferik bir konuk evine dönüştürdüğü ‘gallinero’ yani kümes bölümü. En keyif aldığı alan ise tekerlekli masaların yer aldığı çiçek atölyesi. Yaşam alanlarında karşılaştığımız doğal stil, iç mimarın en çok etkilendiği iki kişiden alıyormuş ilhamını; anneannesi Isabel ve annesi. “Bir yeteneğim varsa onlara borçluyum. Annem gibi anneannem Isabel de keskin ve estetik anlamda güzel ve zarifti. Annem, annesinin inanılmaz gözüne ve sırayla kızlarına aktardığı sofistike zevk anlayışının mirasına kaldı.” At Home, dünyanın önde gelen iç mimarlarından birinin yaratıcı sürecine nadir elde edilebilecek bir bakış açısı sunan, samimi ve canlı bir portre .

Hazırlayan : MERGİM ÖZDAMAR